Ele almak istediğim, bir insanın serüveni değil, bir yüzyılın yörüngesidir. Ya da en azından, bir insanın ilerleyişinde bir yüzyılın bilinç eleştirisini yapmak olabildiğince.
Bu yüzyılın değişikliklerinin beşbin yıllık tarihteki değişikliklerden daha fazla olduğu konusunda herkes aynı düşüncededir. O halde bu olağanüstü değişimi yaşama şansına sahip bir insanın, onca görüp geçirmiş olmasına rağmen, aynı yerde oturup kalması düşünülebilir mi? Böyle bir kadavra olmadığım için kimseden affedilmemi istemiyorum. Fırtınalar çağından erişkinlik çağına ulaştığımda, yirmi yaşımda, en büyük sorunum hayatıma bir anlam aramak oldu.
Fakat amaç yalnızca benim kişiliğim değildi. Dünyayı ve hayatı değiştirmek, bir birliktelik gerektirir. Daha kolay olanı, yani komünistlerinkini seçmedim ve otuzyedi yıl komünizme bağlı kalmış olmaktan da pişman değilim. Ne insanın aşkın boyutunu kabul ettirmek için orada savaş vermiş olmaktan, ne de Don Kişot ve Sisyphe arasında seçim yapmış olmaktan...
Bütün hayatımda olduğu gibi, bu kitabı da yönlendiren değişmez amaç, hayatımın yirmi yıllık bulanıklığının bittiği noktada, coşkun ve bazen acı dolu umutlarla geçen yarım yüzyıldan sonra bir kristal berraklığına kavuştu. Amacım şu aksiyomla özetlenebilir: Aşkınlık (transendance), yani yaratıcı Allah'ın ve buna bağlı olarak mutlak değerler karşısında insanın bağımlılığını kabul etme ve birliktelik (communuaute), yani diğer bütün insanların yazgısından sorumlu olmaktan doğan ve insan olan herkeste bulunan duygu. İşte insanın bu iki önemli boyutunu göz önünde bulundurmak istemeyen her toplum, ister istemez parçalanır
Ele almak istediğim, bir insanın serüveni değil, bir yüzyılın yörüngesidir. Ya da en azından, bir insanın ilerleyişinde bir yüzyılın bilinç eleştirisini yapmak olabildiğince.
Bu yüzyılın değişikliklerinin beşbin yıllık tarihteki değişikliklerden daha fazla olduğu konusunda herkes aynı düşüncededir. O halde bu olağanüstü değişimi yaşama şansına sahip bir insanın, onca görüp geçirmiş olmasına rağmen, aynı yerde oturup kalması düşünülebilir mi? Böyle bir kadavra olmadığım için kimseden affedilmemi istemiyorum. Fırtınalar çağından erişkinlik çağına ulaştığımda, yirmi yaşımda, en büyük sorunum hayatıma bir anlam aramak oldu.
Fakat amaç yalnızca benim kişiliğim değildi. Dünyayı ve hayatı değiştirmek, bir birliktelik gerektirir. Daha kolay olanı, yani komünistlerinkini seçmedim ve otuzyedi yıl komünizme bağlı kalmış olmaktan da pişman değilim. Ne insanın aşkın boyutunu kabul ettirmek için orada savaş vermiş olmaktan, ne de Don Kişot ve Sisyphe arasında seçim yapmış olmaktan...
Bütün hayatımda olduğu gibi, bu kitabı da yönlendiren değişmez amaç, hayatımın yirmi yıllık bulanıklığının bittiği noktada, coşkun ve bazen acı dolu umutlarla geçen yarım yüzyıldan sonra bir kristal berraklığına kavuştu. Amacım şu aksiyomla özetlenebilir: Aşkınlık (transendance), yani yaratıcı Allah'ın ve buna bağlı olarak mutlak değerler karşısında insanın bağımlılığını kabul etme ve birliktelik (communuaute), yani diğer bütün insanların yazgısından sorumlu olmaktan doğan ve insan olan herkeste bulunan duygu. İşte insanın bu iki önemli boyutunu göz önünde bulundurmak istemeyen her toplum, ister istemez parçalanır
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 82,36 | 82,36 |