Ay Kocaman Gece Uzundu

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786255515483
Boyut:
13,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
%30 indirimli
250,00TL
175,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 175,00TL
Tedarikçi Stoğu 1 Adet
9786255515483
876073
Ay Kocaman Gece Uzundu
Ay Kocaman Gece Uzundu
175.00

“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?”
Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir.
Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş…
Simone de Beauvoir'a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”.
Cemre'nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir.
Agâh Aydın
Psikoterapist, Psikiyatrist

(Tanıtım Bülteninden)

“… Bu akşamüstü bu masada yapayalnız ne yapıyorum? Ne istiyorum? Kendime acı çektirmek mi? Geçmişte kaybolmak ya da kendimi bulmak mı? Mevsimlik bir çiçek gibi solmak ya da köklerimi yeniden canlandırmak mı? Ya bu yolculuk da doldurmazsa boşluklarımı, hatta daha da büyütürse onları ne yapacağım? Bütün şehirlerimi, benim olmayanları bile tek tek gezecek miyim?”
Cemre bir sabah kendi hayatına uyanamaz. Ne şehirler eskisi gibidir ne aynalar tanıdıktır artık. Yaşadığı büyük acının ardından, ne sokaklar ona aittir ne de bedeni. Ay ışığı sadece izler, gece susar. Cemre artık görünmeyen duvarlarla çevrili bir iç mahkemede yürür gibidir.
Bu roman, bir kadının varoluşunu yeniden tanımlama çabasının, içsel bir yolculuğun hikâyesidir. Sessizlikle konuşulan bir hüzün, karanlıkta örülen bir direniş…
Simone de Beauvoir'a selam durarak, “kadın doğulmaz, kadın olunur” demekle kalmaz Cemre, rahmini gömer. Bu sembolik eylem, yalnızca bir organı değil, ona yüklenmiş ideolojik anlamları da toprağa verir. Artık kadınlık ne doğurganlığa ne de cinselliğe indirgenebilir. Kadınlık, onun için her seferinde yeniden doğan, tanımı asla sabitlenemeyen bir arzudur; kendi kendini icat eden “karanlık bir kıta”.
Cemre'nin hikâyesi, okuyucuyu yalnızca bir karakterin değil, kadınlık kavramının da izini sürmeye çağırıyor. Bazen kendimizi anlayabilmek için, önce kendi hayatımızın romanını okumamız gerekir.
Agâh Aydın
Psikoterapist, Psikiyatrist

(Tanıtım Bülteninden)

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 175,00    175,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat