Çaylak

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786253738112
Boyut:
13,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
174
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
185,00TL
114,70TL
9786253738112
839412
Çaylak
Çaylak
114.70

ÇAYLAK

Hayatı anladıkça kapısını çaldığım işletme sahiplerinin hepsine şimdi hak veriyorum. Günümüz şartlarında, yaşamın çırağa tahammülü yok. Mesaiye başladığın an, çalışacağın müesseseye katkıda bulunamıyorsan iş yerine yük, maliyetsin. Bir çaylağa kapı açmak riskti, onun için de hiçbir işletme zamanı risk etmek istemezdi, etmedi de...

Bir kendime, bir de verilen eğitim sistemine sitem ediyorum. Doğrusu sistem de kendi dalgasındaymış, hayata karşı hantal kalışımdan anlıyorum. Sadece bir örnek vereceğim, matematikte türev konusu vardır. Türevin sosyal hayatta ne işe yaradığını, neden bu konunun matematik dersinde yer aldığını hocalarımdan değil, bir çaycı arkadaşımdan öğrendim. O da ziraat mühendisi Arif, kahvehanede çaycı. Kahvehaneyi kapamaya yakın, müşterinin biri çay istedi. Arif, çayı dolduracak ki bitmiş. “Çay kalmadı, başka bir şey vereyim.” dedi. Adam ille de çay istiyor. Mecburen “Tamam.” dedi. Demliğe sıcak su ilave etti ve “Çayın türeviyle idare etsin.” dedi ve ben, “Ne? Türev mi?” dedim. “Evet, türev. Matematikteki türev.” dedi.

O zaman anladım ilk demlediğin çayın, ikinci defa demini almak; o çayın türevini almakmış ve bunu anladığımda yaş yirmi altı, benim için her iş bitmişti. Bu örnek gibi onlarca verebilirim.

Şimdi suç kimin, benim mi? Eğer ben kendimi yetiştirecek olsaydım devlet neden bunca zaman bana boşu boşuna imkân sağladığını zannetmiş? Beni adam gibi eğitseymiş, bırakmasaymış ortada!

Keşke bir ustanın çayını taşısaydım yıllarca, elim nasırlı yüzüm yağlı olsaydı ama adam olsaydım sokakta...

Salla başını al maaşını, eğer bir devlet dairesine adım atarak adam olunuyor olsaydı…

Bizim dönemimizde adamı olmayanı, adam etmiyorlardı.

Kim sallardı ki Dabanalı Kadir'in oğlunu!

DURAN KANDEMİR

(Tanıtım Bülteninden)

ÇAYLAK

Hayatı anladıkça kapısını çaldığım işletme sahiplerinin hepsine şimdi hak veriyorum. Günümüz şartlarında, yaşamın çırağa tahammülü yok. Mesaiye başladığın an, çalışacağın müesseseye katkıda bulunamıyorsan iş yerine yük, maliyetsin. Bir çaylağa kapı açmak riskti, onun için de hiçbir işletme zamanı risk etmek istemezdi, etmedi de...

Bir kendime, bir de verilen eğitim sistemine sitem ediyorum. Doğrusu sistem de kendi dalgasındaymış, hayata karşı hantal kalışımdan anlıyorum. Sadece bir örnek vereceğim, matematikte türev konusu vardır. Türevin sosyal hayatta ne işe yaradığını, neden bu konunun matematik dersinde yer aldığını hocalarımdan değil, bir çaycı arkadaşımdan öğrendim. O da ziraat mühendisi Arif, kahvehanede çaycı. Kahvehaneyi kapamaya yakın, müşterinin biri çay istedi. Arif, çayı dolduracak ki bitmiş. “Çay kalmadı, başka bir şey vereyim.” dedi. Adam ille de çay istiyor. Mecburen “Tamam.” dedi. Demliğe sıcak su ilave etti ve “Çayın türeviyle idare etsin.” dedi ve ben, “Ne? Türev mi?” dedim. “Evet, türev. Matematikteki türev.” dedi.

O zaman anladım ilk demlediğin çayın, ikinci defa demini almak; o çayın türevini almakmış ve bunu anladığımda yaş yirmi altı, benim için her iş bitmişti. Bu örnek gibi onlarca verebilirim.

Şimdi suç kimin, benim mi? Eğer ben kendimi yetiştirecek olsaydım devlet neden bunca zaman bana boşu boşuna imkân sağladığını zannetmiş? Beni adam gibi eğitseymiş, bırakmasaymış ortada!

Keşke bir ustanın çayını taşısaydım yıllarca, elim nasırlı yüzüm yağlı olsaydı ama adam olsaydım sokakta...

Salla başını al maaşını, eğer bir devlet dairesine adım atarak adam olunuyor olsaydı…

Bizim dönemimizde adamı olmayanı, adam etmiyorlardı.

Kim sallardı ki Dabanalı Kadir'in oğlunu!

DURAN KANDEMİR

(Tanıtım Bülteninden)

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 114,70    114,70   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat