Düş Çürüğü

Stok Kodu:
9786057537379
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
302
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%35 indirimli
200,00TL
130,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 130,00TL
Tedarikçi Stoğu 7 Adet
9786057537379
660165
Düş Çürüğü
Düş Çürüğü
130.00

Belki birgün bir misafir gelir diye kapıları kilitli yürek odaları var onların.

En özel çay bardaklarını, tabaklarını, çatal bıçaklarını hiç kullanmadılar. Hepsini kutular, naylon torbalar içinde misafirlere sakladılar.

Evlerinin en büyük ve en rahat odalarında oturmak yerine, orayı özene bezene döşeyip, kapılarını kilitleyip, adını “misafir odası” koydular. Sonra kendilerini daracık odalara hapsettiler.

En güzel masa örtülerine, kırlentlere, yastık yüzlerine, çarşaflara ve işlemeli havlulara dokunmaya kıyamadılar.

En kaliteli çikolatalar, kolonyalar, tatlılar, lokumlar, kuruyemişler çoluk çocuktan köşe bucak saklandı.

Hep en güzel şeyler birileri için bekletildi. Kendilerini ve çocuklarını o sakladıkları “özel ve güzel” şeylere layık görmediler. Güzel anlara, güzel zamanlara, özel sevmelere, özel sarmalara hep uzaktan baktıkları gibi...

Misafirleri mutlu etmeye çalıştıkları kadar kendilerini mutlu etmeye gayret etmediler. Sadece kalabalık sofralarda çekilen fotoğraflarda mutluymuş gibi yaptılar.

Şimdi biz onlardan bizi kocaman sevmelerini bekliyoruz. İyi hoş ama onlar kendilerini hic sevmediler ki, bizi nasıl sevsinler? Onlar hep hayatın en küçük odalarında yaşadılar. Kendilerini hayatlarının misafir odalarına layık görmediler. Korkuyla, endişeyle ömürlerinin bir köşesinde ezik bir gölge duranlar, şimdi bizi hangi cesaretle, sevgiyle ve hangi inançla gelip kucaklayacaklar?

Misafir odaları gibi boş ve anlamsız bir yürek taşıyorlar içlerinde. Belki birgün bir misafir gelir diye kapıları kilitli yürek odaları var onların. Tertemiz ve bakımlı ama bomboş.
Bom...boş...

Belki birgün bir misafir gelir diye kapıları kilitli yürek odaları var onların.

En özel çay bardaklarını, tabaklarını, çatal bıçaklarını hiç kullanmadılar. Hepsini kutular, naylon torbalar içinde misafirlere sakladılar.

Evlerinin en büyük ve en rahat odalarında oturmak yerine, orayı özene bezene döşeyip, kapılarını kilitleyip, adını “misafir odası” koydular. Sonra kendilerini daracık odalara hapsettiler.

En güzel masa örtülerine, kırlentlere, yastık yüzlerine, çarşaflara ve işlemeli havlulara dokunmaya kıyamadılar.

En kaliteli çikolatalar, kolonyalar, tatlılar, lokumlar, kuruyemişler çoluk çocuktan köşe bucak saklandı.

Hep en güzel şeyler birileri için bekletildi. Kendilerini ve çocuklarını o sakladıkları “özel ve güzel” şeylere layık görmediler. Güzel anlara, güzel zamanlara, özel sevmelere, özel sarmalara hep uzaktan baktıkları gibi...

Misafirleri mutlu etmeye çalıştıkları kadar kendilerini mutlu etmeye gayret etmediler. Sadece kalabalık sofralarda çekilen fotoğraflarda mutluymuş gibi yaptılar.

Şimdi biz onlardan bizi kocaman sevmelerini bekliyoruz. İyi hoş ama onlar kendilerini hic sevmediler ki, bizi nasıl sevsinler? Onlar hep hayatın en küçük odalarında yaşadılar. Kendilerini hayatlarının misafir odalarına layık görmediler. Korkuyla, endişeyle ömürlerinin bir köşesinde ezik bir gölge duranlar, şimdi bizi hangi cesaretle, sevgiyle ve hangi inançla gelip kucaklayacaklar?

Misafir odaları gibi boş ve anlamsız bir yürek taşıyorlar içlerinde. Belki birgün bir misafir gelir diye kapıları kilitli yürek odaları var onların. Tertemiz ve bakımlı ama bomboş.
Bom...boş...

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 130,00    130,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat