Göle Bakan Öyküler 1 - Yolun Ucundaki Kasaba

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786255943972
Boyut:
13 x 21
Sayfa Sayısı:
333
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
%37 indirimli
574,00TL
361,62TL
9786255943972
883828
Göle Bakan Öyküler 1 - Yolun Ucundaki Kasaba
Göle Bakan Öyküler 1 - Yolun Ucundaki Kasaba
361.62

“Tam ikide… Beş dakika içinde de iş bitmiş olacak, tamam mı?”
İkiye beş varken, Erhan Jeep'e, diğerleri, iş makinalarına atladılar.
Jeep, mağara önünde durduğunda, aracından inen kepçe kullanıcısı yanlarına geldi. Erhan Bey'den, “Benim işaretimi bekle” buyruğunu alınca, kepçeye yeniden çıktı.
Saat tam ikide, yukarıdaki üç araç büyük bir gürültüyle çalışmaya, az sonra da çay eski-yeni yatağında akmaya başladı. Mağaraya gelen su, önündeki sete çarpınca mağara önünde gölleniyordu. Nuri Bey'le Erhan Bey, sıcağa aldırmadan araçtan inmiş, mağaranın karşısında dikilmişlerdi. Sonuç pek iç açıcı görünmüyordu, çünkü su ilerlemiyor, mağaranın önünde yükselerek seti zorluyordu. İkisinin de birbirlerine kötümser kötümser baktıkları anda, mağaradan büyük bir gürültü yükseldi ve su, karanlıklarda yitmeye başladı.
“Gidiyor, gidiyor!” diye yerinde zıpladı Nuri Bey. Erhan Bey de ondan aşağı kalır gibi değildi. Evet, su gidiyordu. Mağarayı doldurmuş gidiyordu. Neden sonra Erhan, kepçeciye işaretini verdi. Artık suyun önü açılabilir, çay ikiye bölünebilirdi.
Bu arada, kuruyan çay yatağı boyunca balık avlayan, yediden yetmişe köylülerin sevinç çığlıkları iş makinelerinin seslerine karışıyordu.
Arabaya yönelen Nuri Bey'le Erhan Bey, şimdilerde kuruyan geçidi geçen köyün pikabının hoplaya zıplaya geldiğini görünce durakladılar. Pikap, az ilerilerinde durunca, Muhtarla sürücü indiler. Muhtar, iner inmez, sağ bacağını savura savura onlara doğru koşarcasına seğirtirken seslendi:

(Tanıtım Bülteninden)

“Tam ikide… Beş dakika içinde de iş bitmiş olacak, tamam mı?”
İkiye beş varken, Erhan Jeep'e, diğerleri, iş makinalarına atladılar.
Jeep, mağara önünde durduğunda, aracından inen kepçe kullanıcısı yanlarına geldi. Erhan Bey'den, “Benim işaretimi bekle” buyruğunu alınca, kepçeye yeniden çıktı.
Saat tam ikide, yukarıdaki üç araç büyük bir gürültüyle çalışmaya, az sonra da çay eski-yeni yatağında akmaya başladı. Mağaraya gelen su, önündeki sete çarpınca mağara önünde gölleniyordu. Nuri Bey'le Erhan Bey, sıcağa aldırmadan araçtan inmiş, mağaranın karşısında dikilmişlerdi. Sonuç pek iç açıcı görünmüyordu, çünkü su ilerlemiyor, mağaranın önünde yükselerek seti zorluyordu. İkisinin de birbirlerine kötümser kötümser baktıkları anda, mağaradan büyük bir gürültü yükseldi ve su, karanlıklarda yitmeye başladı.
“Gidiyor, gidiyor!” diye yerinde zıpladı Nuri Bey. Erhan Bey de ondan aşağı kalır gibi değildi. Evet, su gidiyordu. Mağarayı doldurmuş gidiyordu. Neden sonra Erhan, kepçeciye işaretini verdi. Artık suyun önü açılabilir, çay ikiye bölünebilirdi.
Bu arada, kuruyan çay yatağı boyunca balık avlayan, yediden yetmişe köylülerin sevinç çığlıkları iş makinelerinin seslerine karışıyordu.
Arabaya yönelen Nuri Bey'le Erhan Bey, şimdilerde kuruyan geçidi geçen köyün pikabının hoplaya zıplaya geldiğini görünce durakladılar. Pikap, az ilerilerinde durunca, Muhtarla sürücü indiler. Muhtar, iner inmez, sağ bacağını savura savura onlara doğru koşarcasına seğirtirken seslendi:

(Tanıtım Bülteninden)

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 361,62    361,62   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat