Bireylerin şerefi, haysiyeti ya da itibarı olarak ifade edilebilecek olan kavram insana özgü niteliktedir. Bireyin şeref ve itibarı, her bireyin sırf insan olduğu için sahip olduğu ve muhafaza edilmesi gereken bir değerdir. Bu nedenle dünya devletlerinde ve Türkiye’de, bu muhafazayı sağlayabilmek amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Devletler, bireylerin şerefini koruyabilmek amacıyla, bu değerin ihlali sonucunu doğuracak fiilleri yaptırımla karşılama yoluna gitmişler ve hakaret suçu bu şekilde ortaya çıkmıştır.
İsnadın ispatı, hakaret suçuna özgü bir hak olarak TCK’nin şerefe karşı suçlar (125-131) bölümünde, 127.maddede düzenlenmiştir. Madde iki fıkradan oluşmaktadır. Birinci fıkrada isnadın ispatına imkân verilen haller ve isnadın ispatlanmış sayılacağı bir durum düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise isnadın ispatının kabul edilemeyeceği özel bir durum ortaya konulmuştur. Çalışmada bu madde hükmü detaylı şekilde incelenecektir.
İsnadın ispatı TCK’nin yanı sıra Anayasa’nın 39.maddesinde “ispat hakkı” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu konuda 1961 Anayasası döneminde 765 sayılı TCK’nin ispat hakkına ilişkin düzenlemesinin Anayasa’ya uygunluğu bakımından yapılan tartışmalar, TCK’deki madde içeriği değişmiş olmasına rağmen 5237 sayılı kanun döneminde de 1982 Anayasası bakımından devam etmektedir. Çalışmada bu konu da geçmişten günümüze ele alınacaktır.
Çalışmada ayrıca dünyada isnadın ispatına ilişkin kabul edilen sistemlere ve bu sistemlerin o ülkelerdeki yönetim anlayışlarına göre şekillenişine değinilecektir. Bunun yanında ispat hakkının hukuki niteliği tespit edilecek ve bu niteliğe göre isnadın ispatının sonuçları üzerinde durulacaktır.
Bireylerin şerefi, haysiyeti ya da itibarı olarak ifade edilebilecek olan kavram insana özgü niteliktedir. Bireyin şeref ve itibarı, her bireyin sırf insan olduğu için sahip olduğu ve muhafaza edilmesi gereken bir değerdir. Bu nedenle dünya devletlerinde ve Türkiye’de, bu muhafazayı sağlayabilmek amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Devletler, bireylerin şerefini koruyabilmek amacıyla, bu değerin ihlali sonucunu doğuracak fiilleri yaptırımla karşılama yoluna gitmişler ve hakaret suçu bu şekilde ortaya çıkmıştır.
İsnadın ispatı, hakaret suçuna özgü bir hak olarak TCK’nin şerefe karşı suçlar (125-131) bölümünde, 127.maddede düzenlenmiştir. Madde iki fıkradan oluşmaktadır. Birinci fıkrada isnadın ispatına imkân verilen haller ve isnadın ispatlanmış sayılacağı bir durum düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise isnadın ispatının kabul edilemeyeceği özel bir durum ortaya konulmuştur. Çalışmada bu madde hükmü detaylı şekilde incelenecektir.
İsnadın ispatı TCK’nin yanı sıra Anayasa’nın 39.maddesinde “ispat hakkı” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu konuda 1961 Anayasası döneminde 765 sayılı TCK’nin ispat hakkına ilişkin düzenlemesinin Anayasa’ya uygunluğu bakımından yapılan tartışmalar, TCK’deki madde içeriği değişmiş olmasına rağmen 5237 sayılı kanun döneminde de 1982 Anayasası bakımından devam etmektedir. Çalışmada bu konu da geçmişten günümüze ele alınacaktır.
Çalışmada ayrıca dünyada isnadın ispatına ilişkin kabul edilen sistemlere ve bu sistemlerin o ülkelerdeki yönetim anlayışlarına göre şekillenişine değinilecektir. Bunun yanında ispat hakkının hukuki niteliği tespit edilecek ve bu niteliğe göre isnadın ispatının sonuçları üzerinde durulacaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 170,10 | 170,10 |