Hiçlik Defteri 1 Hiçliğe Koşan Zaman - Kendimle Sevişmek İsityorum - Yaşamın Son Aşığı

Stok Kodu:
9789758612505
Boyut:
14x14
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%24 indirimli
70,00TL
53,20TL
9789758612505
459785
Hiçlik Defteri 1
Hiçlik Defteri 1 Hiçliğe Koşan Zaman - Kendimle Sevişmek İsityorum - Yaşamın Son Aşığı
53.20

Anılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi, can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız, hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Yeryüzü gövdemizi geri çağırdığında, yani acıktım, dediğinde; son âşığımız ölüm ile buluşuruz. Yaşarken bize bağırmış mıydı ölüm, azarlamış mıydı bizi?, diye düşünürüz. Tam hatırlayamasak da yapmış da olabilir yargısı çakılır beynimize: Çünkü ölüm, yaşama bağırma hakkını hep kendinde görmüştür. Son aşkımız ölümle seviştiğimizde hiçleşiriz; kusursuz duruma gelerek doğuran hiçliğin bir parçası, yani ölüm oluruz. Artık yaşama yaşam verebiliriz. Hiçliğin gölgesi yaşam olduğuna göre ölüm yaşama âşıktır. Söylencelerde kimi kez gölgelerin korktuğuna tanık oluruz: O zaman soralım; gölgeler korkar mı?, diye. Gölgelerin korkusu şüphesiz bir gerçekliktir. Canın gölgesi beden, bedenin gölgesi can ise eğer ölüm dediğimiz şey can gölgesinin iptalidir. Geriye bedenin gölgesi kalır. Canın gölgesi durumunda iken yani yaşarken nasıl korktuğumuzu ya da korkunun ne olduğunu hemen algılarız. Öyleyse ölümden sonra geride kalan can, yani bedenin gölgesi de korkar: Bir bedene sahip olamama korkusu gölgenin temel endişesidir. Öyleyse geride kalanlar ölenleri -Beden! Beden!, diye feryat ettirmemelidir. Ölmeden evvel ölmek ise yaşarken ölümle aşk yaşamaktır, ölümle sevişmektir. Yaşarken ölümle zamanı birlikte yuttular algısını öne aldığımızda bu ilişkinin çocuğunu beklemek onların hakkıdır, deriz. Burada çocuk kültürel bir berekettir.

Anılarımızın bir güncesini tutmamız gerekir; gönül güncesi, can gölgesinde hiçlik defterine yazılır. Çabamız, hiçlik defterine yazılanları okuma uğraşı olarak algılanmalıdır. Yeryüzü gövdemizi geri çağırdığında, yani acıktım, dediğinde; son âşığımız ölüm ile buluşuruz. Yaşarken bize bağırmış mıydı ölüm, azarlamış mıydı bizi?, diye düşünürüz. Tam hatırlayamasak da yapmış da olabilir yargısı çakılır beynimize: Çünkü ölüm, yaşama bağırma hakkını hep kendinde görmüştür. Son aşkımız ölümle seviştiğimizde hiçleşiriz; kusursuz duruma gelerek doğuran hiçliğin bir parçası, yani ölüm oluruz. Artık yaşama yaşam verebiliriz. Hiçliğin gölgesi yaşam olduğuna göre ölüm yaşama âşıktır. Söylencelerde kimi kez gölgelerin korktuğuna tanık oluruz: O zaman soralım; gölgeler korkar mı?, diye. Gölgelerin korkusu şüphesiz bir gerçekliktir. Canın gölgesi beden, bedenin gölgesi can ise eğer ölüm dediğimiz şey can gölgesinin iptalidir. Geriye bedenin gölgesi kalır. Canın gölgesi durumunda iken yani yaşarken nasıl korktuğumuzu ya da korkunun ne olduğunu hemen algılarız. Öyleyse ölümden sonra geride kalan can, yani bedenin gölgesi de korkar: Bir bedene sahip olamama korkusu gölgenin temel endişesidir. Öyleyse geride kalanlar ölenleri -Beden! Beden!, diye feryat ettirmemelidir. Ölmeden evvel ölmek ise yaşarken ölümle aşk yaşamaktır, ölümle sevişmektir. Yaşarken ölümle zamanı birlikte yuttular algısını öne aldığımızda bu ilişkinin çocuğunu beklemek onların hakkıdır, deriz. Burada çocuk kültürel bir berekettir.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 53,20    53,20   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat