Hodgam Efendi ve O

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786256617605
Boyut:
13,5 x 19,5
Sayfa Sayısı:
104
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
110,00TL
68,20TL
Taksitli fiyat: 1 x 68,20TL
Tedarikçi Stoğu 2 Adet
9786256617605
788626
Hodgam Efendi ve O
Hodgam Efendi ve O
68.20

Gündüzlerin koşturmaya zerk edilmiş saat zembereğinde bir Mevlevi gi-bi dönen insanlara, zaman kaygısından yoksun olan her şey hayretle bakmalıydı. Fakat burada o meşhur düalite körleşiyor, zıtlık denen kendine kaim burada işlemiyordu. Zaman kimse için gereksiz değildi çünkü. Akış denen fenomen görünmese bile herkes bunu tüm kılcal damarlarıyla ve tüm duyu organlarıyla görüyor, işitiyor ve daha onlarca şey ile farkına varıyordu. Fakat bir kesimi ise bu akış fenomeninin sadece karanlığını ve aydınlığını idrak edebiliyordu. Bazıları ise daha ileri gidip yıldızların güneşten daha farklı olduğunun ayırdına varabiliyor, bir kesimi ise okunan ezanları dinleyip o akan şeyin ne olduğunu, neye benzediğini biraz olsun anlamlandırabiliyorlardı. İşte o an insanoğlu ölüme koşarcasına giderken, bir acının içinde bir yerde coşarcasına kanatlandığını hissediyor ve asıl gerçek olanın ölüm değil de “zaman” olduğunu anlıyordu. Bu zaman ise yek-nesaklığın getirdiği bir alışılmışlık varsayımıydı. Alışmış da kudurmuştan beterdi. Ve alışan için gündüzler gözlerin gördüğü kadar kötü, geceler karanlığın öngördüğü kadar vesveseliydi.

(Tanıtım Bülteninden)

Gündüzlerin koşturmaya zerk edilmiş saat zembereğinde bir Mevlevi gi-bi dönen insanlara, zaman kaygısından yoksun olan her şey hayretle bakmalıydı. Fakat burada o meşhur düalite körleşiyor, zıtlık denen kendine kaim burada işlemiyordu. Zaman kimse için gereksiz değildi çünkü. Akış denen fenomen görünmese bile herkes bunu tüm kılcal damarlarıyla ve tüm duyu organlarıyla görüyor, işitiyor ve daha onlarca şey ile farkına varıyordu. Fakat bir kesimi ise bu akış fenomeninin sadece karanlığını ve aydınlığını idrak edebiliyordu. Bazıları ise daha ileri gidip yıldızların güneşten daha farklı olduğunun ayırdına varabiliyor, bir kesimi ise okunan ezanları dinleyip o akan şeyin ne olduğunu, neye benzediğini biraz olsun anlamlandırabiliyorlardı. İşte o an insanoğlu ölüme koşarcasına giderken, bir acının içinde bir yerde coşarcasına kanatlandığını hissediyor ve asıl gerçek olanın ölüm değil de “zaman” olduğunu anlıyordu. Bu zaman ise yek-nesaklığın getirdiği bir alışılmışlık varsayımıydı. Alışmış da kudurmuştan beterdi. Ve alışan için gündüzler gözlerin gördüğü kadar kötü, geceler karanlığın öngördüğü kadar vesveseliydi.

(Tanıtım Bülteninden)

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 68,20    68,20   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat