Hürriyet-i Vicdan

Stok Kodu:
9786253730338
Boyut:
13.5x19.5
Sayfa Sayısı:
284
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%38 indirimli
280,00TL
173,60TL
9786253730338
796028
Hürriyet-i Vicdan
Hürriyet-i Vicdan
173.60

İki sene evvel gazetelerde şöyle bir ilan intişar ediyordu: “Paris’te Senzurej Sokağında otuz sekiz numarada Adil Mitar Angele bir sahib-i hayırdan (hayır sahibinden) on beş bin frank ahz etmiştir. Bu meblağ müessesatta (kurumlarda), ahlak ve adette hürriyet-i vicdanın gittikçe daha kuvvetli surette tesis etmenin zaruret ve lüzumunu his ve teslim ettirmek mevzuğuna dair yazılacak en iyi esere mükafat olmak üzere tahsis kılınmıştır.”
          Bu ilan görülünce biraz hayrete düşüldü. ‘Hürriyet ve vicdan mı? Fakat temin ve iktisap edilmiş bir şey değil mi?’ deniliyordu. Fransa’da bir asırdan beri herkes Allah’a canının istediği gibi ibadet ediyor. Hiç kimseye efkâr-ı dinîyesinden (dinî düşüncelerinden) dolayı bir şey yapılmıyor. Gayet cüretkârâne mezhepler tedris edildiği, neşir olunduğu hâlde bir saatlik hapis cezasından, bir franklık bir ceza-i naktiden (para cezasından) bile korkulmuyor. Katolikler Yahudi kızlarıyla evleniyorlar. Protestanlar Katolik kız alıyorlar. Kimse bundan dolayı galeyan etmiyor, hayretlere düşmüyor. Devletin din-i resmiyeleri artık modası geçmiş şeylerdir…
Fakat iştirak etmediğimiz iman bize çarpıyor, bizi kızdırıyor. Başkalarının imanını sevmeyi, başka itikatlara itikat oldukları için, samimi oldukları için, ruhlarda en samimi, en derin şeyi ifade ettikleri için hürmet etmeyi bilmiyoruz.
En açık, en müsaadekâr müfekkirler bile müsaadekârlıklarına hadlar çiziyorlar: Vicdan hakkında, vicdandan başka bir şeye itaat etmemek hakkında güzel güzel nutuklar irad ediyoruz. Fakat içimizden itaat edilmesini istediğimiz vicdan yalnız kendi vicdanımızdır. 
Müsaadesizliğin yalnız dinî şeyler sahasına inhisar ettiğİ sanına kapılmamalıdır. Biz her yere kendimizle birlikte aynı düşünce alışkanlıklarımızı götürürüz. Siyasiyat yalnız niza-i münafiden (zıt çekişmelerden) ibaret değildir. Çok kere de mezheplerin, mesleklerin, esasatın nizaidir (kavgasıdır). Siyasî nazıriyecilerin kin ve husumeti ilmi kelam olmasının kin ve husumetlerinden hiç de aşağı kalmaz. Mübahase (karşılıklı konuşma) ve münakaşaya girmeye bir türlü rıza gösteremeyiz. Haklı olduğumuza evvelden kati surette eminiz…

İki sene evvel gazetelerde şöyle bir ilan intişar ediyordu: “Paris’te Senzurej Sokağında otuz sekiz numarada Adil Mitar Angele bir sahib-i hayırdan (hayır sahibinden) on beş bin frank ahz etmiştir. Bu meblağ müessesatta (kurumlarda), ahlak ve adette hürriyet-i vicdanın gittikçe daha kuvvetli surette tesis etmenin zaruret ve lüzumunu his ve teslim ettirmek mevzuğuna dair yazılacak en iyi esere mükafat olmak üzere tahsis kılınmıştır.”
          Bu ilan görülünce biraz hayrete düşüldü. ‘Hürriyet ve vicdan mı? Fakat temin ve iktisap edilmiş bir şey değil mi?’ deniliyordu. Fransa’da bir asırdan beri herkes Allah’a canının istediği gibi ibadet ediyor. Hiç kimseye efkâr-ı dinîyesinden (dinî düşüncelerinden) dolayı bir şey yapılmıyor. Gayet cüretkârâne mezhepler tedris edildiği, neşir olunduğu hâlde bir saatlik hapis cezasından, bir franklık bir ceza-i naktiden (para cezasından) bile korkulmuyor. Katolikler Yahudi kızlarıyla evleniyorlar. Protestanlar Katolik kız alıyorlar. Kimse bundan dolayı galeyan etmiyor, hayretlere düşmüyor. Devletin din-i resmiyeleri artık modası geçmiş şeylerdir…
Fakat iştirak etmediğimiz iman bize çarpıyor, bizi kızdırıyor. Başkalarının imanını sevmeyi, başka itikatlara itikat oldukları için, samimi oldukları için, ruhlarda en samimi, en derin şeyi ifade ettikleri için hürmet etmeyi bilmiyoruz.
En açık, en müsaadekâr müfekkirler bile müsaadekârlıklarına hadlar çiziyorlar: Vicdan hakkında, vicdandan başka bir şeye itaat etmemek hakkında güzel güzel nutuklar irad ediyoruz. Fakat içimizden itaat edilmesini istediğimiz vicdan yalnız kendi vicdanımızdır. 
Müsaadesizliğin yalnız dinî şeyler sahasına inhisar ettiğİ sanına kapılmamalıdır. Biz her yere kendimizle birlikte aynı düşünce alışkanlıklarımızı götürürüz. Siyasiyat yalnız niza-i münafiden (zıt çekişmelerden) ibaret değildir. Çok kere de mezheplerin, mesleklerin, esasatın nizaidir (kavgasıdır). Siyasî nazıriyecilerin kin ve husumeti ilmi kelam olmasının kin ve husumetlerinden hiç de aşağı kalmaz. Mübahase (karşılıklı konuşma) ve münakaşaya girmeye bir türlü rıza gösteremeyiz. Haklı olduğumuza evvelden kati surette eminiz…

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 173,60    173,60   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat