İnsan ve Toplum Dizisi Seti-4 Kitap

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
2789788613261
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
1064
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
%33 indirimli
100,93TL
67,62TL
2789788613261
365129
İnsan ve Toplum Dizisi Seti-4 Kitap
İnsan ve Toplum Dizisi Seti-4 Kitap
67.62

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)





İyilik Yap Denize At

Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik




"İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir!"



İslam inancı on dört yüzyılı aşkın bir süredir hayırseverliği vaaz ediyor olmasına rağmen İslamiyet tarihi bu bakış açısından hemen hemen hiç araştırılmadı.



Oysa sultanların, servet sahiplerinin, hatta orta halli insanların hayır için kurduğu vakıflar her çağda Müslüman toplumları ve kültürleri biçimlendirmişti. İslamiyetin doğuşundan bugüne kadar tarihsel koşulların, toplumsal statünün, toplumsal cinsiyetin, yaşın ve birçok diğer faktörün dini ideallerle etkileşim içinde hayırseverliğin birçok biçimini yarattığını görüyoruz.



Yazar bu kitabında Müslüman toplumlardaki hayırseverliğin temel kavram ve kurumlarını açıklıyor, toplumun her katmanında süregelen gönüllü faaliyetleri anlatıyor. Yazılı metinleri, yapıları, imgeleri ve objeleri kullanarak hayırseverliğin ardındaki güdüleri, varsılı ve yoksulu nasıl etkilediğini ve bunun nasıl siyasi hayatın bir parçası olduğunu gösteriyor. Kitabın birinci bölümü zekâta yakından bakıyor.



İkinci bölümde, Müslümanların hayatında önemli bir yer tutan gönüllü hayır işlerine vesile olan günler ve Müslüman dünyada hayır işinin herhalde en belirgin ve tanınmış şekli olan vakıflar irdeleniyor.



Üçüncü bölümde ise bağış alanların bağışların şekillenmesindeki rolünü anlamaya ve hayır işinin etkisini değerlendirmeye çalışılıyor.



Dördüncü bölümde bağış alanların en büyük grubu olan yoksullarla muhtaçlar ele alınıyor.



Nihayet beşinci bölümde devlet ile sivil toplum örgütleri veya özel kuruluşların toplumsal refah alanındaki katkıları tartışılıyor.



İslam toplumları tarihinin hayırseverliğin prizmasından bakılarak yeniden okunması, yönetimler ile yöneticilerin rolü, bireysel ve toplumsal sorumluluğun mahiyeti, dini öğretinin gücü, ailenin ve daha geniş hanelerin yapısı ve işlev tarzı; akrabalar, komşular ve yabancılar arası bağlantılar; cinsiyetin bireysel roller ve statü üstündeki derin etkisi ve servetin uygun kullanımına ilişkin tutumlara dair yeni bir perspektif sunuyor.



Osmanlı tarihi profesörü Amy Singer'in Türkçe yayınlanan diğer eserleri Kadılar, Kullar, Kudüslü Köylüler (Tarih Vakfı, 1996) ve Osmanlı'da Hayırseverlik Kudüs'te bir Haseki Sultan İmareti (Tarih Vakfı, 2004).







Rodos Müslümanları (Selam Gazetesi 1926-1936)





Rodos Trablusgaro savaşı sonucu İtalya'nın eline geçene kadar 390 yıl Osmanlı toprağı olarak kaldı. İtalyan döneminde, Adanın ikinci büyük nüfus grubunu oluşturan İslam cemaati azımsanmayacak sayıda esnaf kitlesine sahipti, yani Müslümanlar Rodos ekonomisinde önemli bir yer teşkil ediyordu.



İslam cemaati adanın yeni hakiminin koyduğu kurallara uyuyor ve getirdiği yenilikleri benimsiyordu. 1923'de Mario Lago gibi ılımlı bir kişinin On iki Adalar valiliğine tayin edilmesi Rodos Müslümanlarının, İtalyan hakimiyeti altında, dini ve kültürel olarak en özgür dönemlerinin başlamasını sağladı. 1926'ya gelindiğinde Lozan anlaşması gereğince Yunanistan Müslümanları mübadeleye tabi tutulurken Rodos Müslümanları zor bir tercihle karşı karşıya kaldı.



Müslümanlar İtalyan toprağında yaşadıkları için zorunlu mübadeleye tabi değillerdi ama onlara seçim yapma hakkı tanınıyordu. İsterlerse Türk vatandaşlığını seçip Türkiye'ye gidebilirler veya İtalyan vatandaşlığını seçip Rodos'ta kalabilirlerdi. Müslüman nüfusun seçimle göreve getirdiği İslam Cemaati Heyeti sayıları geçmişe göre zaten azalmış olan Müslümanların adadan gitmesini istemiyor, Müslümanların bu konuda ortak bir karara ulaşmasını savunuyordu. Bu sıralarda Rodos'ta üç gazete yayınlanıyordu. Bunların ikisi Rumlara aitti. Diğeri ise İtalyancaydı. Müslümanlar yönetimin kararlarından zamanında haberdar olamadıkları gibi, tercih hakkı gibi bir konuda ortak fikir oluşturamıyor, Türkiye'nin ve İtalyan hükümetinin tutumundan haberdar olamıyordu. Bu da Türkçe bir gazete ihtiyacını ortaya çıkarıyordu. Öte yandan Türkiye'deki inkılaplar adadaki eğitimli Müslümanların dikkatini çekiyordu. Bu eğitimli kesim, Müslümanların artık kendi içine kapanık halinden kurtulmasını istiyordu. Nihayet 1926'da çok ihtiyaç duyulan Türkçe bir gazete için öğretmen Mehmet Kadri'nin vali Mario Lago 'ya yaptığı izin başvurusu kabul edildi ve İslam cemaatinin resmi yayın organı Selam yayınlanmaya başladı. Fakat gazetenin editörü Musevi Cemaati başkanı Hizkia Franko'ydu ve yazar kadrosunun önemli bir kısmı da Musevi cemaatine mensuptu. Yani gazete Rodos Müslümanları kadar Rodos Musevilerine de ulaşmayı amaçlıyordu. İşte bu kitap 1926 ve 1936 arasında çıkmış olan bu ilginç gazetenin ışığında Rodos Müslümanlarının 10 yılını anlatmaya çalışıyor.







Osmanlı Dünyasında İhtida Anlatıları


Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)





İyilik Yap Denize At

Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik




"İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir!"



İslam inancı on dört yüzyılı aşkın bir süredir hayırseverliği vaaz ediyor olmasına rağmen İslamiyet tarihi bu bakış açısından hemen hemen hiç araştırılmadı.



Oysa sultanların, servet sahiplerinin, hatta orta halli insanların hayır için kurduğu vakıflar her çağda Müslüman toplumları ve kültürleri biçimlendirmişti. İslamiyetin doğuşundan bugüne kadar tarihsel koşulların, toplumsal statünün, toplumsal cinsiyetin, yaşın ve birçok diğer faktörün dini ideallerle etkileşim içinde hayırseverliğin birçok biçimini yarattığını görüyoruz.



Yazar bu kitabında Müslüman toplumlardaki hayırseverliğin temel kavram ve kurumlarını açıklıyor, toplumun her katmanında süregelen gönüllü faaliyetleri anlatıyor. Yazılı metinleri, yapıları, imgeleri ve objeleri kullanarak hayırseverliğin ardındaki güdüleri, varsılı ve yoksulu nasıl etkilediğini ve bunun nasıl siyasi hayatın bir parçası olduğunu gösteriyor. Kitabın birinci bölümü zekâta yakından bakıyor.



İkinci bölümde, Müslümanların hayatında önemli bir yer tutan gönüllü hayır işlerine vesile olan günler ve Müslüman dünyada hayır işinin herhalde en belirgin ve tanınmış şekli olan vakıflar irdeleniyor.



Üçüncü bölümde ise bağış alanların bağışların şekillenmesindeki rolünü anlamaya ve hayır işinin etkisini değerlendirmeye çalışılıyor.



Dördüncü bölümde bağış alanların en büyük grubu olan yoksullarla muhtaçlar ele alınıyor.



Nihayet beşinci bölümde devlet ile sivil toplum örgütleri veya özel kuruluşların toplumsal refah alanındaki katkıları tartışılıyor.



İslam toplumları tarihinin hayırseverliğin prizmasından bakılarak yeniden okunması, yönetimler ile yöneticilerin rolü, bireysel ve toplumsal sorumluluğun mahiyeti, dini öğretinin gücü, ailenin ve daha geniş hanelerin yapısı ve işlev tarzı; akrabalar, komşular ve yabancılar arası bağlantılar; cinsiyetin bireysel roller ve statü üstündeki derin etkisi ve servetin uygun kullanımına ilişkin tutumlara dair yeni bir perspektif sunuyor.



Osmanlı tarihi profesörü Amy Singer'in Türkçe yayınlanan diğer eserleri Kadılar, Kullar, Kudüslü Köylüler (Tarih Vakfı, 1996) ve Osmanlı'da Hayırseverlik Kudüs'te bir Haseki Sultan İmareti (Tarih Vakfı, 2004).







Rodos Müslümanları (Selam Gazetesi 1926-1936)





Rodos Trablusgaro savaşı sonucu İtalya'nın eline geçene kadar 390 yıl Osmanlı toprağı olarak kaldı. İtalyan döneminde, Adanın ikinci büyük nüfus grubunu oluşturan İslam cemaati azımsanmayacak sayıda esnaf kitlesine sahipti, yani Müslümanlar Rodos ekonomisinde önemli bir yer teşkil ediyordu.



İslam cemaati adanın yeni hakiminin koyduğu kurallara uyuyor ve getirdiği yenilikleri benimsiyordu. 1923'de Mario Lago gibi ılımlı bir kişinin On iki Adalar valiliğine tayin edilmesi Rodos Müslümanlarının, İtalyan hakimiyeti altında, dini ve kültürel olarak en özgür dönemlerinin başlamasını sağladı. 1926'ya gelindiğinde Lozan anlaşması gereğince Yunanistan Müslümanları mübadeleye tabi tutulurken Rodos Müslümanları zor bir tercihle karşı karşıya kaldı.



Müslümanlar İtalyan toprağında yaşadıkları için zorunlu mübadeleye tabi değillerdi ama onlara seçim yapma hakkı tanınıyordu. İsterlerse Türk vatandaşlığını seçip Türkiye'ye gidebilirler veya İtalyan vatandaşlığını seçip Rodos'ta kalabilirlerdi. Müslüman nüfusun seçimle göreve getirdiği İslam Cemaati Heyeti sayıları geçmişe göre zaten azalmış olan Müslümanların adadan gitmesini istemiyor, Müslümanların bu konuda ortak bir karara ulaşmasını savunuyordu. Bu sıralarda Rodos'ta üç gazete yayınlanıyordu. Bunların ikisi Rumlara aitti. Diğeri ise İtalyancaydı. Müslümanlar yönetimin kararlarından zamanında haberdar olamadıkları gibi, tercih hakkı gibi bir konuda ortak fikir oluşturamıyor, Türkiye'nin ve İtalyan hükümetinin tutumundan haberdar olamıyordu. Bu da Türkçe bir gazete ihtiyacını ortaya çıkarıyordu. Öte yandan Türkiye'deki inkılaplar adadaki eğitimli Müslümanların dikkatini çekiyordu. Bu eğitimli kesim, Müslümanların artık kendi içine kapanık halinden kurtulmasını istiyordu. Nihayet 1926'da çok ihtiyaç duyulan Türkçe bir gazete için öğretmen Mehmet Kadri'nin vali Mario Lago 'ya yaptığı izin başvurusu kabul edildi ve İslam cemaatinin resmi yayın organı Selam yayınlanmaya başladı. Fakat gazetenin editörü Musevi Cemaati başkanı Hizkia Franko'ydu ve yazar kadrosunun önemli bir kısmı da Musevi cemaatine mensuptu. Yani gazete Rodos Müslümanları kadar Rodos Musevilerine de ulaşmayı amaçlıyordu. İşte bu kitap 1926 ve 1936 arasında çıkmış olan bu ilginç gazetenin ışığında Rodos Müslümanlarının 10 yılını anlatmaya çalışıyor.







Osmanlı Dünyasında İhtida Anlatıları


Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat