İstanbul’da Bir Ramazan

Stok Kodu:
9789756051382
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
270
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%33 indirimli
18,00TL
12,06TL
9789756051382
473084
İstanbul’da Bir Ramazan
İstanbul’da Bir Ramazan
12.06

Eski İstanbul, şehrin gündelik hayatı, adet ve gelenekleri; Boğaziçi, yalılar, köşkler, konaklar, semai kahveleri, meddahlar ve tulumbacılar; İstanbul’un tarihi semtleri, Bizans’tan kalan surlar, Kağıthane ve Sadabad eğlenceleri, lale bahçeleri, Ramazan geceleri ve Direklerarası gibi konulardan söz edildiğini sık sık duyarız... Ama bunları, hayatının büyük bir kısmını, gerçek kimliğini henüz yeni yeni kaybetmeye başlayan İstanbul’da geçirmiş olan Edebiyat-ı Cedide döneminin ünlü şairi Cenab Şahabeddin’in eski bir gazetenin sararmış yaprakları arasında unutulup kalmış İstanbul’la ilgili yazılarından izlemek eski İstanbul’u hatırlamak ve anlamak isteyen İstanbul sevdalıları için çok anlamlı. Cenab Şahabeddin’in, kitabın birinci kısmındaki “Ramazan Hasbihalleri” başlığını taşıyan makaleleri, 20 Mayıs ile 18 Haziran 1920 tarihleri arasında, Anadolu’nun önemli bir kısmı ile İstanbul’un işgal altında bulunduğu bir sırada kaleme alınmış. 1920’de İstanbul’da Ramazan ayı, İstanbul’un geçmişi, şehrin tabii ve tarihi güzellikleri, bazı dini ve siyasi konularla I. Dünya Savaşı’nın memlekette açmış olduğu derin yaralar etrafında kaleme alınan bu yazıların hemen her satırında, Cenab Şahabeddin’in zekasının bütün kıvraklığını ve ironisini görmek mümkün. Toplum hayatındaki bazı sosyal değişmelerden de bahsedilen bu makalelerde, Cenab Şahabeddin’in kendine özgü gözlem ve nükteleri yanında, Halid Ziya hariç, çağdaşı yazarların hiç birinde göremediğimiz, büyük bir üslup ustasının Türkçeyi kullanmadaki zarafet ve mahareti de görünüyor. Deyim yerindeyse, Türkçe onun kaleminde, Refik Halid’e kadar başka hiç bir yazarda göremeyeceğimiz değişik bir tad, bambaşka bir güzellik kazanıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, yazarın çoğu 1922 yılında Peyam-Sabah gazetesinde olmak üzere yine Ramazan, oruç, iftar ve bayramlar dolayısıyla yayımlamış olduğu on üç makalesi yer alıyor.

 

Eski İstanbul, şehrin gündelik hayatı, adet ve gelenekleri; Boğaziçi, yalılar, köşkler, konaklar, semai kahveleri, meddahlar ve tulumbacılar; İstanbul’un tarihi semtleri, Bizans’tan kalan surlar, Kağıthane ve Sadabad eğlenceleri, lale bahçeleri, Ramazan geceleri ve Direklerarası gibi konulardan söz edildiğini sık sık duyarız... Ama bunları, hayatının büyük bir kısmını, gerçek kimliğini henüz yeni yeni kaybetmeye başlayan İstanbul’da geçirmiş olan Edebiyat-ı Cedide döneminin ünlü şairi Cenab Şahabeddin’in eski bir gazetenin sararmış yaprakları arasında unutulup kalmış İstanbul’la ilgili yazılarından izlemek eski İstanbul’u hatırlamak ve anlamak isteyen İstanbul sevdalıları için çok anlamlı. Cenab Şahabeddin’in, kitabın birinci kısmındaki “Ramazan Hasbihalleri” başlığını taşıyan makaleleri, 20 Mayıs ile 18 Haziran 1920 tarihleri arasında, Anadolu’nun önemli bir kısmı ile İstanbul’un işgal altında bulunduğu bir sırada kaleme alınmış. 1920’de İstanbul’da Ramazan ayı, İstanbul’un geçmişi, şehrin tabii ve tarihi güzellikleri, bazı dini ve siyasi konularla I. Dünya Savaşı’nın memlekette açmış olduğu derin yaralar etrafında kaleme alınan bu yazıların hemen her satırında, Cenab Şahabeddin’in zekasının bütün kıvraklığını ve ironisini görmek mümkün. Toplum hayatındaki bazı sosyal değişmelerden de bahsedilen bu makalelerde, Cenab Şahabeddin’in kendine özgü gözlem ve nükteleri yanında, Halid Ziya hariç, çağdaşı yazarların hiç birinde göremediğimiz, büyük bir üslup ustasının Türkçeyi kullanmadaki zarafet ve mahareti de görünüyor. Deyim yerindeyse, Türkçe onun kaleminde, Refik Halid’e kadar başka hiç bir yazarda göremeyeceğimiz değişik bir tad, bambaşka bir güzellik kazanıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, yazarın çoğu 1922 yılında Peyam-Sabah gazetesinde olmak üzere yine Ramazan, oruç, iftar ve bayramlar dolayısıyla yayımlamış olduğu on üç makalesi yer alıyor.

 

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 12,06    12,06   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat