Karpuz Kabuğu Denize Düşünce

Stok Kodu:
9789944756518
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
221
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%32 indirimli
130,00TL
88,40TL
9789944756518
516218
Karpuz Kabuğu Denize Düşünce
Karpuz Kabuğu Denize Düşünce
88.40
Karpuz kabuğundan gemiler yapmak kimin aklına gelir? Arzu, bir "delilik" olarak tezahür ederse yönetmen karpuz kabuklarından filmler çeker. Sinema bir cennet midir gerçekten? Salvatore 1988'de sinemanın yeni bir cennet olduğunu söylemişti (Nuovo Cinema Paradiso, Giuseppe Tornatore). Çocuk Salvatore öylesine mutluydu ki, onu cennette kollayan, koruyan bir "baba"sı (Alfredo) vardı ve üstelik bu makinist "baba" kesmek zorunda olduğu sevişme sahnelerini sinema tutkunu olan bu çocukla paylaşıyordu. Genç erkek için tam bir cennet! "Baba" ona makineyi nasıl kullanacağını da öğretiyordu. Makinist bu görevi yerine getiremediğinde Salvatore gösterimi sürdürebilirdi. Ahmet Uluçay için işler o kadar da kolay değildi, köy yerinde (ya da köylük yerde) kolay mıydı "gımıldak" için yanıp tutuşmak, insanın ancak deli olması gerekirdi böyle bir işe girişmek için. Salvatore gibi uzaklara gitme olanağı da yoktu, "okul" köydeydi. Salvatore'ye makinist "baba"sı düşlerini gerçekleştirmesi için büyük kentlere gitmesi gerektiğini, küçük kasabada düşlerin gerçekleşemeyeceğini söylüyordu. Demek ki köyde, kasabada sinema yapılamazdı, makinist "baba" beş yıl sonrasını öngöremiyordu. 1993'te Türkiye'de bir "köylü" koltuk değneklerinden kanat yapacaktı, ama Alfredo'nun belki de haberi bile olmayacaktı. Köyün orta yeri optik düşleri gerçekleştirmek için sinemaydı ama bundan Türkiye'de kimselerin haberi yoktu. O, köyünde sessizce tablo-plânlarını bir araya getirerek filmini üretti. Parçalar birleşti ve sinema tutkusunu betimledi. Karpuz kabuğu sinemaya düştü.
Karpuz kabuğundan gemiler yapmak kimin aklına gelir? Arzu, bir "delilik" olarak tezahür ederse yönetmen karpuz kabuklarından filmler çeker. Sinema bir cennet midir gerçekten? Salvatore 1988'de sinemanın yeni bir cennet olduğunu söylemişti (Nuovo Cinema Paradiso, Giuseppe Tornatore). Çocuk Salvatore öylesine mutluydu ki, onu cennette kollayan, koruyan bir "baba"sı (Alfredo) vardı ve üstelik bu makinist "baba" kesmek zorunda olduğu sevişme sahnelerini sinema tutkunu olan bu çocukla paylaşıyordu. Genç erkek için tam bir cennet! "Baba" ona makineyi nasıl kullanacağını da öğretiyordu. Makinist bu görevi yerine getiremediğinde Salvatore gösterimi sürdürebilirdi. Ahmet Uluçay için işler o kadar da kolay değildi, köy yerinde (ya da köylük yerde) kolay mıydı "gımıldak" için yanıp tutuşmak, insanın ancak deli olması gerekirdi böyle bir işe girişmek için. Salvatore gibi uzaklara gitme olanağı da yoktu, "okul" köydeydi. Salvatore'ye makinist "baba"sı düşlerini gerçekleştirmesi için büyük kentlere gitmesi gerektiğini, küçük kasabada düşlerin gerçekleşemeyeceğini söylüyordu. Demek ki köyde, kasabada sinema yapılamazdı, makinist "baba" beş yıl sonrasını öngöremiyordu. 1993'te Türkiye'de bir "köylü" koltuk değneklerinden kanat yapacaktı, ama Alfredo'nun belki de haberi bile olmayacaktı. Köyün orta yeri optik düşleri gerçekleştirmek için sinemaydı ama bundan Türkiye'de kimselerin haberi yoktu. O, köyünde sessizce tablo-plânlarını bir araya getirerek filmini üretti. Parçalar birleşti ve sinema tutkusunu betimledi. Karpuz kabuğu sinemaya düştü.
Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 88,40    88,40   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat