Kürt Sorunu Seti (5 Kitap Set)

Stok Kodu:
9786051050928
Boyut:
17x21
Sayfa Sayısı:
1213
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2015-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%33 indirimli
91,00TL
60,97TL
9786051050928
502504
Kürt Sorunu Seti (5 Kitap Set)
Kürt Sorunu Seti (5 Kitap Set)
60.97

Dersim Kürt Tedibiİ 1937-1938 / Mahmut Akyürekli

Dersim’de 1937 ve 1938 yıllarında yaşanan vahim olaylar, o dönemden günümüze taşınan bir yara olarak sosyal, siyasal, psikolojik sonuçlarıyla birlikte içten içe kanamaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara kaplı defterlerinde bilinçli olarak gözlerden ırak tutulmuş bu trajik geçmişin üzerindeki sis perdesi ise yeni yeni aralanmaya başladı. Dersim olayları ve hemen akabinde devlet eliyle bölgede kurumsallaştırılan yaptırımlar, günümüzde yoğun biçimde tartışılan Kürt ve Alevi sorunlarının tarihsel analizini yapabilmek için olmazsa olmaz ipuçlarını barındıran olgular artık. Bu vesileyle, o yıllarda yaşananların tanıklıklar ve belgeler ekseninde objektif bir bakış açısıyla araştırılması, söz konusu travmatik sürecin adamakıllı bilince çıkarılabilmesi için hayati önemde. Mahmut Akyürekli, Dersim Kürt Tedibi adlı kitabında, yakın dönemin bu en önemli meselesine bilimsel yöntemlere sadık, soğukkanlı bir yaklaşımla eğiliyor. Dersim’in “ötekileştirilmesi” sürecini adım adım betimlerken, olayların tarihsel arka planını anlaşılır kılma gayesiyle konuyu bölgenin sosyal-siyasi yapısından 1937-1938 olaylarına etki eden iç ve dış dinamiklere kadar uzanan geniş bir çerçevede ele alıyor. Raporlar, arşiv çalışmaları, döneme dair Meclis tutanakları ve olayları yaşayanların sözlü tanıklıklarını içeren kapsamlı bir araştırmanın rafine bir toplamı Dersim Kürt Tedibi. Mevzuyla ilgili akademik manada uzun yıllar boyunca süren bilgi kirliliğini, çelişkili aktarımları, araştırmacı titizliğiyle eleştirel bir elemeden geçiren Akyürekli, Dersim’e düzenlenen askeri harekâtların gelişimini, gerçekleştirilme biçimlerini ve sonuçlarını, dönemin önemli tarihsel kişiliklerini ve sosyal gruplarını da ihmal etmeden anlatıyor. Dersim Tedibi 1937-1938, 1930’lu yıllarda Dersim coğrafyasında yaşananları, sürece etki eden tarafların ve aktörlerin tümünü içeren düzlemde, objektif bir analiz çerçevesinde kavrayabilmek için faydalanılacak önemli bir başvuru kitabı

Dersim’de Osmanlı Siyaseti - İzale-i Vahşet, Tashih-i İtikad ve Tasfiye-i Ezhan 1880-1913 / Cihangir Gündoğdu - Vural Genç

Ussama Makdisi, Batı merkezli modernite anlayışının hâkim olduğu bir dönemde her ulusun kendi Şark’ını yarattığından ve Osmanlıların da bundan muaf tutulamayacağından söz eder. Osmanlı yönetici seçkinlerinin zihinsel arka planındaki Şark’ı büyük oranda Dersim gibi ulaşılması güç coğrafyalarda yaşayan ve merkezi otoriteye itaat etmeyen aşiretler gibi nüfus grupları oluşturuyordu. Bu kitapta ele alınan layihalar bu algıya dair sayısız örnekler sunmaktadır. Dersim’e dair kaleme alınan layihalarda sıklıkla kullanılan bu oryantalist söylemde yerli halk, keşfedilmeyi ve akabinde “medenileştirmeyi” bekleyen egzotik bir öğe olarak karşımıza çıkar. Dersim, bu zihin dünyasında, Osmanlı dünyasının “vahşi Afrika akvamı” olarak tasavvur edilmekte ve ona karşı alınacak tedbirler için İngiliz kolonyalizminin Sudan pratikleri örnek olarak sunulmaktadır. Layihalarda ideal Dersimli, mutî, vergi ve asker yükümlüklerini yerine getiren, padişah ve halifesine itaatte kusur etmeyen Hanefi bir zümre olarak tasavvur edilirken, asker ve sivil bürokratlar bu dönüşümü sağlamakla sorumlu tutulur. Bu kimseler Dersim’in “Afrika’nın akvam-ı vahşiyesini andırır” toplulukları karşısında kendilerine medenileştirici bir misyon atfederler. Bu nedenle layihalarda Osmanlı eliti kendi kolonyal pozisyonu çerçevesinde Dersim’de yerleşik nüfusu modern öncesi döneme ait “şakîlik,” “göçebelik” “rafz ü ilhad” terminolojisi çerçevesinde değerlendirecek ve buraya yönelik müdahalesine meşruiyet kazandırmak isteyecekti. Cihangir Gündoğdu ve Vural Genç halen University of Chicago ve İstanbul Üniversitesi’nde Osmanlı siyasi ve sosyal tarihi alanlarında doktora çalışmalarına devam ediyorlar.

 

Dewleta Osmani ü Neteweperweren Kurd / Hakan Özoğlu

Bu kitap 1.baskısı 2005 yılında yayınlanan Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği Kitabının Kürtçe baskısıdır.

Türkler ve Kürtler Anadolu’da uzun süre beraber yaşamış, aynı dini paylaşan önemli iki halk. Buna karşılık Türkiye üzerine yapılan ve özellikle Türkiye’de yayınlanan akademik çalışmalarda Kürt konusu yakın zamana kadar, bilinen sebeplerden dolayı, maalesef kıyıda köşede kalmaktan kurtulamamıştır. Halbuki, Türkiye ve Osmanlı tarihini anlamak, Kürtleri bu tarihin önemli bir parçası olarak görmeyi gerektiriyor. Elinizdeki kitap Kürt önde gelenlerine ve onların 20. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik hareketine Türkiye Çalışmaları çerçevesinde yaklaşıyor ve Osmanlı devletinin Kürt aşiretleri ile ilişkilerini, birinci el kaynaklara bağlı kalarak, tarih sürecinde inceliyor. Kürtlerin Türkiye tarihindeki rolünü göz ardı etmek kadar yanlış olan başka bir yaklaşım da, Kürt kimliğinin tarih boyunca hep algılanabilecek ve değişmez bir öze sahip olduğunu iddia etmektir. Kitabın bölümlerden biri tamamen Kürt kimliğinin tarihteki gelişimini incelemeye ayrılmıştır ve Kürt teriminin anlamının tarih boyunca devamlı bir değişikliğe uğradığını ve bu değişikliğin en önemli sebeplerinden birinin, içinde yaşadıkları devletlerle olan etkileşimler olduğunu savunmaktadır. Yakın zamana kadar Türkiye’de yayınlanan ve Kürt milliyetçiliğinin ortaya çıkışını inceleyen kitaplarda genellikle ideolojik boyut öne çıkmaktaydı. Bu da akademik tarafsızlığa ters düşmekte ve okuyucunun yanlış bilgilendirilmesine sebep olmaktaydı. Son yıllarda birinci el kaynakların artan bir sıklıkla yayınlanmaya başlaması ve yabancı dillerdeki, akademik objektifliğe dikkat eden bazı önemli çalışmaların Türkçeye çevrilmesi sevindiricidir. Türkiye’deki okur böylece, Kürt milliyetçiliği gibi Türkiye, Ortadoğu ve hatta Avrupa için böylesine önemli bir konudaki literatürü daha yakından takip edebilme olanağına ve doğru bilgilendirilme şansına sahip olmaktadır. Umarım, elinizdeki bu kitap Osmanlı devleti ve Kürt önde gelenleri arasındaki ilişkiler konusunda bilgi sınırlarımızı daha da genişletmeye katkıda bulunur. Hakan Özoğlu Chicago Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümü öğretim üyesi.

Irak Kürtleri, Irak Kürdistanı’nda Milliyetçilik ve Ulusal Kimlik / Mahir A. Aziz

Kürdistan bölgesinin anayasal gerçekliğini kabule isteksiz kişiler “Kuzey Irak” demekte ısrar etseler de, bugün Irak Kürdistanı’ndaki Kürtler, Irak içindeki ve dışındaki komşularıyla ortaklıklar kurabilecekleri ve kendi geleceklerini daha önce görülmemiş bir düzeyde belirleme yeteneğine sahip, özgün bir birim olarak güven içinde yaşama duygusunu taşıyorlar. Irak Kürtleri, dışarıdan bakıldığında çoğu kez “toptancı” yargılarla ele alınıyor ve uluslararası ortamda Kürt jeopolitik gerçekliğinin inşasına katkıda bulunan iç siyasal ve toplumsal gerçekliklere pek dikkat edilmiyor. Siyasi partilerin nasıl çalıştıkları; demokratikleşme süreçlerinin nasıl gerçekleştirildiği; genç Kürtlerin durumlarını ve geleceklerini nasıl gördükleri; Kürdistan Bölgesi insanlarının kendi kimlikleriyle, çevrelerinde yaşayanların kimliklerini zihinlerinde nasıl canlandırdıkları, yalnızca Irak Kürdistan’ı için değil, Irak, Türkiye, Suriye ve İran sınır bölgelerinden oluşan daha geniş bir jeopolitik sahne için çok önemlidir. Ulusal kimlik sorunları üzerine yoğunlaşan Mahir A. Aziz, kimliklerin hareketli ve değişken olduklarını, hatırlanmaları ve sürekli değiştirilip, yeniden yapılandırılmaları gerektiğini kabul ederek, odağına Kürt politikaları çerçevesinde en sık incelenenleri yanı siyasi seçkinleri değil, gelecekte büyük olasılıkla değişim ve gelişimin motoru olacak kişileri, üniversite öğrencilerini alıyor. Bunlar 1991’de kurulan özerk Kürdistan Bölgesinde doğan ve esas olarak kültürün, toplumsal süreçlerin, tarihi ve siyasi gelişimin belirgin bir “Kürt” anlatımına maruz olan genç insanlar. Toplumun bu kesiminin kendilerine, çevrelerindekilere ve geleceklerine nasıl baktıkları, Irak ile ve onun içindeki ya da dışındaki Kürt alanıyla ilgilenenlerin bölgede ve dünyada çok büyük jeopolitik öneme sahip bir devletin yaşamsal bir bölgesinde günümüzdeki durumu ve öğrenci gençliğin talep ve özlemlerini anlamalarına olanak sağlıyor. Bu nedenle Aziz’in çalışması yalnızca milliyetçilik ve kimlik konularında değil, Irak Kürdistanı’yla ilgili literatüre ve aynı zamanda daha geniş bir Ortadoğu politikaları alanına, daha geniş stratejik ve jeopolitik kaygılara katkıda bulunuyor. Mahir A. Aziz, Selahaddin, Erbil ve Kürdistan-Hawler Üniversitelerinde öğretim üyesi ve Erbil’deki SABİS Üniversitesinin rektörüdür.

Erbakan’dan Erdoğan’a Laiklik, Demokrasi, Kürt Sorunu ve İslam / M. Hakan Yavuz

Dinden güç alan siyasi hareketlerin bir ülkeyi demokratikleşmeye, hatta liberalleşmeye götürmesi mümkün müdür? Yoksa Müslüman toplumlarda liberal ve demokratik bir sistem kurmak için laik düşünceyi mi benimsemek gerekir? Dini hareketler ile demokrasi arasındaki ve demokrasi ile laisizm arasındaki bağlar nelerdir? Mevcut İslami düşünce ve normlar demokrasi için engel oluşturur mu? Hakan Yavuz bu kitapta işte bu hayati sorulara yanıt arıyor. Dinden güç alan Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’de 2002’de iktidara geldiğinden beri katı bir ideolojik duruşu değil, muhafazakar ve demokrat bir yaklaşımı seçti. O halde, acaba radikal dini gruplar rekabetçi ve kurallara dayalı bir siyasi sistemde ayakta kalabilmek için daha ılımlı uygulamaları ve ideolojiyi mi tercih ediyorlar? Kitabın sonraki bölümlerinde Milli Görüş Hareketi’nin kuruluşundan AKP’nin ortaya çıkışına dek İslamcı siyasal hareketin izi sürülüyor ve AKP’nin başlıca liderleri Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile bu kişilerin AKP kimliğinin gelişimindeki rolü üzerinde duruluyor ve nihayet AKP hükümetinin Türkiye’nin iç politikasına yaptığı sosyopolitik etkiler ve iktidarı süresince karşılaştığı siyasi sorunlar, Kürt sorunu ve bu alandaki AKP politikaları ile Türk dış politikasının oluşturulma ve uygulama aşamalarındaki süreklilik ve değişim ele alınıyor. Hakan Yavuz, Utah Üniversitesi, Siyasal Bilimler Bölümü öğretim üyesi. Yazarın Modernleşen Müslümanlar, Nurcular, Nakşiler, Milli Görüş ve AK Parti adlı kitabı Kitap Yayınevi tarafından Eylül 2005’te yayınlandı.

Dersim Kürt Tedibiİ 1937-1938 / Mahmut Akyürekli

Dersim’de 1937 ve 1938 yıllarında yaşanan vahim olaylar, o dönemden günümüze taşınan bir yara olarak sosyal, siyasal, psikolojik sonuçlarıyla birlikte içten içe kanamaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara kaplı defterlerinde bilinçli olarak gözlerden ırak tutulmuş bu trajik geçmişin üzerindeki sis perdesi ise yeni yeni aralanmaya başladı. Dersim olayları ve hemen akabinde devlet eliyle bölgede kurumsallaştırılan yaptırımlar, günümüzde yoğun biçimde tartışılan Kürt ve Alevi sorunlarının tarihsel analizini yapabilmek için olmazsa olmaz ipuçlarını barındıran olgular artık. Bu vesileyle, o yıllarda yaşananların tanıklıklar ve belgeler ekseninde objektif bir bakış açısıyla araştırılması, söz konusu travmatik sürecin adamakıllı bilince çıkarılabilmesi için hayati önemde. Mahmut Akyürekli, Dersim Kürt Tedibi adlı kitabında, yakın dönemin bu en önemli meselesine bilimsel yöntemlere sadık, soğukkanlı bir yaklaşımla eğiliyor. Dersim’in “ötekileştirilmesi” sürecini adım adım betimlerken, olayların tarihsel arka planını anlaşılır kılma gayesiyle konuyu bölgenin sosyal-siyasi yapısından 1937-1938 olaylarına etki eden iç ve dış dinamiklere kadar uzanan geniş bir çerçevede ele alıyor. Raporlar, arşiv çalışmaları, döneme dair Meclis tutanakları ve olayları yaşayanların sözlü tanıklıklarını içeren kapsamlı bir araştırmanın rafine bir toplamı Dersim Kürt Tedibi. Mevzuyla ilgili akademik manada uzun yıllar boyunca süren bilgi kirliliğini, çelişkili aktarımları, araştırmacı titizliğiyle eleştirel bir elemeden geçiren Akyürekli, Dersim’e düzenlenen askeri harekâtların gelişimini, gerçekleştirilme biçimlerini ve sonuçlarını, dönemin önemli tarihsel kişiliklerini ve sosyal gruplarını da ihmal etmeden anlatıyor. Dersim Tedibi 1937-1938, 1930’lu yıllarda Dersim coğrafyasında yaşananları, sürece etki eden tarafların ve aktörlerin tümünü içeren düzlemde, objektif bir analiz çerçevesinde kavrayabilmek için faydalanılacak önemli bir başvuru kitabı

Dersim’de Osmanlı Siyaseti - İzale-i Vahşet, Tashih-i İtikad ve Tasfiye-i Ezhan 1880-1913 / Cihangir Gündoğdu - Vural Genç

Ussama Makdisi, Batı merkezli modernite anlayışının hâkim olduğu bir dönemde her ulusun kendi Şark’ını yarattığından ve Osmanlıların da bundan muaf tutulamayacağından söz eder. Osmanlı yönetici seçkinlerinin zihinsel arka planındaki Şark’ı büyük oranda Dersim gibi ulaşılması güç coğrafyalarda yaşayan ve merkezi otoriteye itaat etmeyen aşiretler gibi nüfus grupları oluşturuyordu. Bu kitapta ele alınan layihalar bu algıya dair sayısız örnekler sunmaktadır. Dersim’e dair kaleme alınan layihalarda sıklıkla kullanılan bu oryantalist söylemde yerli halk, keşfedilmeyi ve akabinde “medenileştirmeyi” bekleyen egzotik bir öğe olarak karşımıza çıkar. Dersim, bu zihin dünyasında, Osmanlı dünyasının “vahşi Afrika akvamı” olarak tasavvur edilmekte ve ona karşı alınacak tedbirler için İngiliz kolonyalizminin Sudan pratikleri örnek olarak sunulmaktadır. Layihalarda ideal Dersimli, mutî, vergi ve asker yükümlüklerini yerine getiren, padişah ve halifesine itaatte kusur etmeyen Hanefi bir zümre olarak tasavvur edilirken, asker ve sivil bürokratlar bu dönüşümü sağlamakla sorumlu tutulur. Bu kimseler Dersim’in “Afrika’nın akvam-ı vahşiyesini andırır” toplulukları karşısında kendilerine medenileştirici bir misyon atfederler. Bu nedenle layihalarda Osmanlı eliti kendi kolonyal pozisyonu çerçevesinde Dersim’de yerleşik nüfusu modern öncesi döneme ait “şakîlik,” “göçebelik” “rafz ü ilhad” terminolojisi çerçevesinde değerlendirecek ve buraya yönelik müdahalesine meşruiyet kazandırmak isteyecekti. Cihangir Gündoğdu ve Vural Genç halen University of Chicago ve İstanbul Üniversitesi’nde Osmanlı siyasi ve sosyal tarihi alanlarında doktora çalışmalarına devam ediyorlar.

 

Dewleta Osmani ü Neteweperweren Kurd / Hakan Özoğlu

Bu kitap 1.baskısı 2005 yılında yayınlanan Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği Kitabının Kürtçe baskısıdır.

Türkler ve Kürtler Anadolu’da uzun süre beraber yaşamış, aynı dini paylaşan önemli iki halk. Buna karşılık Türkiye üzerine yapılan ve özellikle Türkiye’de yayınlanan akademik çalışmalarda Kürt konusu yakın zamana kadar, bilinen sebeplerden dolayı, maalesef kıyıda köşede kalmaktan kurtulamamıştır. Halbuki, Türkiye ve Osmanlı tarihini anlamak, Kürtleri bu tarihin önemli bir parçası olarak görmeyi gerektiriyor. Elinizdeki kitap Kürt önde gelenlerine ve onların 20. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik hareketine Türkiye Çalışmaları çerçevesinde yaklaşıyor ve Osmanlı devletinin Kürt aşiretleri ile ilişkilerini, birinci el kaynaklara bağlı kalarak, tarih sürecinde inceliyor. Kürtlerin Türkiye tarihindeki rolünü göz ardı etmek kadar yanlış olan başka bir yaklaşım da, Kürt kimliğinin tarih boyunca hep algılanabilecek ve değişmez bir öze sahip olduğunu iddia etmektir. Kitabın bölümlerden biri tamamen Kürt kimliğinin tarihteki gelişimini incelemeye ayrılmıştır ve Kürt teriminin anlamının tarih boyunca devamlı bir değişikliğe uğradığını ve bu değişikliğin en önemli sebeplerinden birinin, içinde yaşadıkları devletlerle olan etkileşimler olduğunu savunmaktadır. Yakın zamana kadar Türkiye’de yayınlanan ve Kürt milliyetçiliğinin ortaya çıkışını inceleyen kitaplarda genellikle ideolojik boyut öne çıkmaktaydı. Bu da akademik tarafsızlığa ters düşmekte ve okuyucunun yanlış bilgilendirilmesine sebep olmaktaydı. Son yıllarda birinci el kaynakların artan bir sıklıkla yayınlanmaya başlaması ve yabancı dillerdeki, akademik objektifliğe dikkat eden bazı önemli çalışmaların Türkçeye çevrilmesi sevindiricidir. Türkiye’deki okur böylece, Kürt milliyetçiliği gibi Türkiye, Ortadoğu ve hatta Avrupa için böylesine önemli bir konudaki literatürü daha yakından takip edebilme olanağına ve doğru bilgilendirilme şansına sahip olmaktadır. Umarım, elinizdeki bu kitap Osmanlı devleti ve Kürt önde gelenleri arasındaki ilişkiler konusunda bilgi sınırlarımızı daha da genişletmeye katkıda bulunur. Hakan Özoğlu Chicago Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümü öğretim üyesi.

Irak Kürtleri, Irak Kürdistanı’nda Milliyetçilik ve Ulusal Kimlik / Mahir A. Aziz

Kürdistan bölgesinin anayasal gerçekliğini kabule isteksiz kişiler “Kuzey Irak” demekte ısrar etseler de, bugün Irak Kürdistanı’ndaki Kürtler, Irak içindeki ve dışındaki komşularıyla ortaklıklar kurabilecekleri ve kendi geleceklerini daha önce görülmemiş bir düzeyde belirleme yeteneğine sahip, özgün bir birim olarak güven içinde yaşama duygusunu taşıyorlar. Irak Kürtleri, dışarıdan bakıldığında çoğu kez “toptancı” yargılarla ele alınıyor ve uluslararası ortamda Kürt jeopolitik gerçekliğinin inşasına katkıda bulunan iç siyasal ve toplumsal gerçekliklere pek dikkat edilmiyor. Siyasi partilerin nasıl çalıştıkları; demokratikleşme süreçlerinin nasıl gerçekleştirildiği; genç Kürtlerin durumlarını ve geleceklerini nasıl gördükleri; Kürdistan Bölgesi insanlarının kendi kimlikleriyle, çevrelerinde yaşayanların kimliklerini zihinlerinde nasıl canlandırdıkları, yalnızca Irak Kürdistan’ı için değil, Irak, Türkiye, Suriye ve İran sınır bölgelerinden oluşan daha geniş bir jeopolitik sahne için çok önemlidir. Ulusal kimlik sorunları üzerine yoğunlaşan Mahir A. Aziz, kimliklerin hareketli ve değişken olduklarını, hatırlanmaları ve sürekli değiştirilip, yeniden yapılandırılmaları gerektiğini kabul ederek, odağına Kürt politikaları çerçevesinde en sık incelenenleri yanı siyasi seçkinleri değil, gelecekte büyük olasılıkla değişim ve gelişimin motoru olacak kişileri, üniversite öğrencilerini alıyor. Bunlar 1991’de kurulan özerk Kürdistan Bölgesinde doğan ve esas olarak kültürün, toplumsal süreçlerin, tarihi ve siyasi gelişimin belirgin bir “Kürt” anlatımına maruz olan genç insanlar. Toplumun bu kesiminin kendilerine, çevrelerindekilere ve geleceklerine nasıl baktıkları, Irak ile ve onun içindeki ya da dışındaki Kürt alanıyla ilgilenenlerin bölgede ve dünyada çok büyük jeopolitik öneme sahip bir devletin yaşamsal bir bölgesinde günümüzdeki durumu ve öğrenci gençliğin talep ve özlemlerini anlamalarına olanak sağlıyor. Bu nedenle Aziz’in çalışması yalnızca milliyetçilik ve kimlik konularında değil, Irak Kürdistanı’yla ilgili literatüre ve aynı zamanda daha geniş bir Ortadoğu politikaları alanına, daha geniş stratejik ve jeopolitik kaygılara katkıda bulunuyor. Mahir A. Aziz, Selahaddin, Erbil ve Kürdistan-Hawler Üniversitelerinde öğretim üyesi ve Erbil’deki SABİS Üniversitesinin rektörüdür.

Erbakan’dan Erdoğan’a Laiklik, Demokrasi, Kürt Sorunu ve İslam / M. Hakan Yavuz

Dinden güç alan siyasi hareketlerin bir ülkeyi demokratikleşmeye, hatta liberalleşmeye götürmesi mümkün müdür? Yoksa Müslüman toplumlarda liberal ve demokratik bir sistem kurmak için laik düşünceyi mi benimsemek gerekir? Dini hareketler ile demokrasi arasındaki ve demokrasi ile laisizm arasındaki bağlar nelerdir? Mevcut İslami düşünce ve normlar demokrasi için engel oluşturur mu? Hakan Yavuz bu kitapta işte bu hayati sorulara yanıt arıyor. Dinden güç alan Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’de 2002’de iktidara geldiğinden beri katı bir ideolojik duruşu değil, muhafazakar ve demokrat bir yaklaşımı seçti. O halde, acaba radikal dini gruplar rekabetçi ve kurallara dayalı bir siyasi sistemde ayakta kalabilmek için daha ılımlı uygulamaları ve ideolojiyi mi tercih ediyorlar? Kitabın sonraki bölümlerinde Milli Görüş Hareketi’nin kuruluşundan AKP’nin ortaya çıkışına dek İslamcı siyasal hareketin izi sürülüyor ve AKP’nin başlıca liderleri Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile bu kişilerin AKP kimliğinin gelişimindeki rolü üzerinde duruluyor ve nihayet AKP hükümetinin Türkiye’nin iç politikasına yaptığı sosyopolitik etkiler ve iktidarı süresince karşılaştığı siyasi sorunlar, Kürt sorunu ve bu alandaki AKP politikaları ile Türk dış politikasının oluşturulma ve uygulama aşamalarındaki süreklilik ve değişim ele alınıyor. Hakan Yavuz, Utah Üniversitesi, Siyasal Bilimler Bölümü öğretim üyesi. Yazarın Modernleşen Müslümanlar, Nurcular, Nakşiler, Milli Görüş ve AK Parti adlı kitabı Kitap Yayınevi tarafından Eylül 2005’te yayınlandı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat