Mesnevi-i Şerif Şerhi 9

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9789759173555
Boyut:
15,5 x 23,5
Sayfa Sayısı:
650
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
27,78TL
18,06TL
9789759173555
873640
Mesnevi-i Şerif Şerhi 9
Mesnevi-i Şerif Şerhi 9
18.06

Hakdin gökten inen suya benzer. Su, gökten temiz, duru ve (her toprağa) eşit olarak indiği halde, toprağın bileşiminde bulunan unsurların rengi, tadı, kokusu vs.nin değişik olması; suyun tat, renk, koku vb. özelliklerini de değiştirir. O zaman, suyun bazısı tuzlu, bazısı tatlı, bazısı kirli ve bulanık olur; bazısından faydalanılır, bazısından faydalanılamaz. Bu, yeryüzünün cevherlerinin farklı olmasının gerektirdiği bir zorunluluktur. Çünkü aslı ve özü bakımından gökten inen su tatlı, duru ve temiz olduğu halde, yere indikten sonra değişmektedir. Bir başka deyişle, eğer su, üzerine indiği toprağın durumuna göre değişmeseydi, o zaman, gökten indirilen suyun hepsi tatlı ve temiz olduğu gibi, kendisinden faydalanılan su da tek tür yani sadece tatlı su olurdu.


İşte, din de tıpkı bunun gibidir. Yani Tanrı tarafından gönderilen ve vahye dayanan din tek ve aynı din olduğu halde, insanların yeryüzünde farklı dil ve kültürlere sahip topluluklar halinde yaşamaları, gönderilen dinin de farklı şekilde anlaşılıp yorumlanmasına ve amaçları aynı olmasına rağmen, farklı fiillerle örneklenip yaşanılmasına; böylece, o, aynı zamanda, Peygamberlerin ve şeriatların farklı olmasının da zorunlu hale gelmesine sebep olmuştur. Bu demektir ki, semâvî dinler yani vahye dayanan büyük târihî dinler, özü itibariyle, aynı doğruluk ve geçerliliğe sahiptir. İşte bu, Mâtüridînin açıkça ortaya koyduğu, İbrâhimî dinlerle sınırlı, bir kısmî çoğulculuktur.



(Tanıtım Bülteninden)


Hakdin gökten inen suya benzer. Su, gökten temiz, duru ve (her toprağa) eşit olarak indiği halde, toprağın bileşiminde bulunan unsurların rengi, tadı, kokusu vs.nin değişik olması; suyun tat, renk, koku vb. özelliklerini de değiştirir. O zaman, suyun bazısı tuzlu, bazısı tatlı, bazısı kirli ve bulanık olur; bazısından faydalanılır, bazısından faydalanılamaz. Bu, yeryüzünün cevherlerinin farklı olmasının gerektirdiği bir zorunluluktur. Çünkü aslı ve özü bakımından gökten inen su tatlı, duru ve temiz olduğu halde, yere indikten sonra değişmektedir. Bir başka deyişle, eğer su, üzerine indiği toprağın durumuna göre değişmeseydi, o zaman, gökten indirilen suyun hepsi tatlı ve temiz olduğu gibi, kendisinden faydalanılan su da tek tür yani sadece tatlı su olurdu.


İşte, din de tıpkı bunun gibidir. Yani Tanrı tarafından gönderilen ve vahye dayanan din tek ve aynı din olduğu halde, insanların yeryüzünde farklı dil ve kültürlere sahip topluluklar halinde yaşamaları, gönderilen dinin de farklı şekilde anlaşılıp yorumlanmasına ve amaçları aynı olmasına rağmen, farklı fiillerle örneklenip yaşanılmasına; böylece, o, aynı zamanda, Peygamberlerin ve şeriatların farklı olmasının da zorunlu hale gelmesine sebep olmuştur. Bu demektir ki, semâvî dinler yani vahye dayanan büyük târihî dinler, özü itibariyle, aynı doğruluk ve geçerliliğe sahiptir. İşte bu, Mâtüridînin açıkça ortaya koyduğu, İbrâhimî dinlerle sınırlı, bir kısmî çoğulculuktur.



(Tanıtım Bülteninden)


Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 18,06    18,06   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat