Dızdıklar, Amalfi, Merkez, ardı arkası kesilmeyen sigaralar, siyah oje, saç bandı, Yok Çocuklar’a musallat, tanrıçalara layık, çirkinliğine yakışır hazin ikiyüzlülük, kırpışan gölgeler, oyunbozan hakikat. Eğlenceliler okumasa da olur.
Emre Ağanoğlu’nun metni montaj masasında yarattığı ikinci romanı Natürmort, Aykırı Seyir’in yayımlanan üçüncü kitabı.
“Şehrin kangrenli sokaklarına serpilmiş bir avuç tuzdu Yok Çocuklar. Gayriresmi isimleri kortizonun yok ettiği bedeninin acısını siyah beyaz fotoğraflarından, gözüne kestirdiği öğrencilerin geleceğinden çıkarmaya yeminli bir eğitmenden emanetti – bir hiç olmanın güzelliklerini öğrenmişlerdi ondan. Çoğu yaşıtı, büyüğü yalnızlıklarını bulaşıcı hastalıklardan daha acımasız buluyordu; antidot diye onları oradan oraya sürüklemiş, iflah olmayacaklarını görünce zararsız sayıp onlara biçtikleri, hoşgörü saydıkları nihai çözümü ertelemişlerdi. Bedenlerinin kendilerine ait olduğu sanrısından sıyrılmadıkları için şanslı sayardı kendini Yok Çocuklar. Filmleri kayıp yönetmenleri, yıllardır yazmamak için yazan edebiyatçıları, kanser nefesli ressamları severlerdi. Ateş pahası berbat içkilerle, sakinleştiricilerle, yogayla besleniyor, günün birinde uyanmayı bekliyorlardı. Lise mezunu, üniversite mezunuydular; lisansüstünü, aseksüelliği, eşcinselliği, heteroseksüelliği denemiş, hepsinde mutsuz olunca kendilerini güvende hissetmişlerdi.”
Dızdıklar, Amalfi, Merkez, ardı arkası kesilmeyen sigaralar, siyah oje, saç bandı, Yok Çocuklar’a musallat, tanrıçalara layık, çirkinliğine yakışır hazin ikiyüzlülük, kırpışan gölgeler, oyunbozan hakikat. Eğlenceliler okumasa da olur.
Emre Ağanoğlu’nun metni montaj masasında yarattığı ikinci romanı Natürmort, Aykırı Seyir’in yayımlanan üçüncü kitabı.
“Şehrin kangrenli sokaklarına serpilmiş bir avuç tuzdu Yok Çocuklar. Gayriresmi isimleri kortizonun yok ettiği bedeninin acısını siyah beyaz fotoğraflarından, gözüne kestirdiği öğrencilerin geleceğinden çıkarmaya yeminli bir eğitmenden emanetti – bir hiç olmanın güzelliklerini öğrenmişlerdi ondan. Çoğu yaşıtı, büyüğü yalnızlıklarını bulaşıcı hastalıklardan daha acımasız buluyordu; antidot diye onları oradan oraya sürüklemiş, iflah olmayacaklarını görünce zararsız sayıp onlara biçtikleri, hoşgörü saydıkları nihai çözümü ertelemişlerdi. Bedenlerinin kendilerine ait olduğu sanrısından sıyrılmadıkları için şanslı sayardı kendini Yok Çocuklar. Filmleri kayıp yönetmenleri, yıllardır yazmamak için yazan edebiyatçıları, kanser nefesli ressamları severlerdi. Ateş pahası berbat içkilerle, sakinleştiricilerle, yogayla besleniyor, günün birinde uyanmayı bekliyorlardı. Lise mezunu, üniversite mezunuydular; lisansüstünü, aseksüelliği, eşcinselliği, heteroseksüelliği denemiş, hepsinde mutsuz olunca kendilerini güvende hissetmişlerdi.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 168,00 | 168,00 |