Diabolik Yaz
1967 yazı, gizli ajanlar, babalar ve oğullar, ilk aşklar, başı dertte bir genç kız ve kötülüğün timsali maske… Kötülüğün maskesi bir silüetten ötekine geçer, içinde vücut bulabileceği uygun bir aktör arar… Peki LSD'nin içine kaç şeytan sığar ki? Saykodelik rokokoya hoş geldiniz!
İstasyon Sokağı No:120
“Milli marşın gümbür gümbür havası istasyonun gürültüsünü yutuyordu.BOB'un yüzü dayanılmaz bir acıyla gerildi aniden... Patron... AAAA...PATRON! İstasyon Caddesi No: 120... ...Ve sonra Bob'un düştüğünü, peronda yuvarlandığını gördüm.” Almanya'daki esir kampından güçbela kurtulan dedektif Nestor Burma işgal altındaki Fransa'ya döner dönmez, ölümcül bir sırrın peşine düşer. Leo Malet'nin aynı isimli polisiyesinden… Tardi'nin çizgileriyle...
Ben, Katil
Öldürmek bir suç değildir...
Öldürmek bir sanattır...
Seri katil mi? Hayır. Yaptığım işi bu kategoride değerlendirmeyi reddediyorum. Kurşuna dizme, ipe çekme, elektrikli sandalye, her türden infaz... İşte size gerçek seri cinayetler. Savaşlar, soykırımlar, tasviyeler... Alın size bir sürü seri cinayet. Sadece iktidarlar sistematik şiddet üretmeye muktedirdir...
Kesinlikle ben seri katil değilim...
Benim cinayetlerim özeldir...
Ödürmenin insan doğasında vaolan yaratıcı bir dürtü olduğunu iddia eden ve bir sanat olarak icra eden bir güzel sanatlar profesörü...
Uçma Sanatı'nın yazarı Altarriba, bu karaya ve kızıla boyalı çizgiromandaki devrimci bakış açısıyla polisiyenin çıtasını hiç beklenmedik bir şekilde yukarı çıkartıyor...
Buyrun, titreyin...
ACBD Çizgi Roman Eleştirmenleri Birliği Ödülü
Yok Kent
“Size bu ak düğümlerin açık olduğu bir yer göstereceğim; burası İngilizler, İrlandalılar, Ruslar, dünyanın dört bir yanından gelen, yetkililer tarafından takip edilen, ölüm tehditleri alan, politik nedenlerle sürgüne gönderilen insanlarla dolu olan, nehir kenarında yer alan bir ada.
Orada bütün diller birbirleriyle karışmış durumda; her çeşit sesi duymak mümkün. Oraya giden kimse dönmek istemiyor. Çünkü orada ölüler mülteciler.”
"Yok Kent'in Ada başlıklı bölümünde Parana Deltası'nda yer alan, James Joyce'un Finnegan'nın Uyanışı'nın bir kutsal kitapmışçasına okunduğu bir adadan bahsediliyordu. Hikâyeye bayılmıştım. Yok Kent, Piglia eserlerinde beklenmedik bir hamleydi. Bu romanı, yıllar boyunca, defalarca okudum; her seferinde gözlerimi kamaştırıyor, her defasında sanki ilk kez okuyormuşum hissini veriyor.”
- Pablo De Santis -
(Tanıtım Bülteninden)
Diabolik Yaz
1967 yazı, gizli ajanlar, babalar ve oğullar, ilk aşklar, başı dertte bir genç kız ve kötülüğün timsali maske… Kötülüğün maskesi bir silüetten ötekine geçer, içinde vücut bulabileceği uygun bir aktör arar… Peki LSD'nin içine kaç şeytan sığar ki? Saykodelik rokokoya hoş geldiniz!
İstasyon Sokağı No:120
“Milli marşın gümbür gümbür havası istasyonun gürültüsünü yutuyordu.BOB'un yüzü dayanılmaz bir acıyla gerildi aniden... Patron... AAAA...PATRON! İstasyon Caddesi No: 120... ...Ve sonra Bob'un düştüğünü, peronda yuvarlandığını gördüm.” Almanya'daki esir kampından güçbela kurtulan dedektif Nestor Burma işgal altındaki Fransa'ya döner dönmez, ölümcül bir sırrın peşine düşer. Leo Malet'nin aynı isimli polisiyesinden… Tardi'nin çizgileriyle...
Ben, Katil
Öldürmek bir suç değildir...
Öldürmek bir sanattır...
Seri katil mi? Hayır. Yaptığım işi bu kategoride değerlendirmeyi reddediyorum. Kurşuna dizme, ipe çekme, elektrikli sandalye, her türden infaz... İşte size gerçek seri cinayetler. Savaşlar, soykırımlar, tasviyeler... Alın size bir sürü seri cinayet. Sadece iktidarlar sistematik şiddet üretmeye muktedirdir...
Kesinlikle ben seri katil değilim...
Benim cinayetlerim özeldir...
Ödürmenin insan doğasında vaolan yaratıcı bir dürtü olduğunu iddia eden ve bir sanat olarak icra eden bir güzel sanatlar profesörü...
Uçma Sanatı'nın yazarı Altarriba, bu karaya ve kızıla boyalı çizgiromandaki devrimci bakış açısıyla polisiyenin çıtasını hiç beklenmedik bir şekilde yukarı çıkartıyor...
Buyrun, titreyin...
ACBD Çizgi Roman Eleştirmenleri Birliği Ödülü
Yok Kent
“Size bu ak düğümlerin açık olduğu bir yer göstereceğim; burası İngilizler, İrlandalılar, Ruslar, dünyanın dört bir yanından gelen, yetkililer tarafından takip edilen, ölüm tehditleri alan, politik nedenlerle sürgüne gönderilen insanlarla dolu olan, nehir kenarında yer alan bir ada.
Orada bütün diller birbirleriyle karışmış durumda; her çeşit sesi duymak mümkün. Oraya giden kimse dönmek istemiyor. Çünkü orada ölüler mülteciler.”
"Yok Kent'in Ada başlıklı bölümünde Parana Deltası'nda yer alan, James Joyce'un Finnegan'nın Uyanışı'nın bir kutsal kitapmışçasına okunduğu bir adadan bahsediliyordu. Hikâyeye bayılmıştım. Yok Kent, Piglia eserlerinde beklenmedik bir hamleydi. Bu romanı, yıllar boyunca, defalarca okudum; her seferinde gözlerimi kamaştırıyor, her defasında sanki ilk kez okuyormuşum hissini veriyor.”
- Pablo De Santis -
(Tanıtım Bülteninden)
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 90,74 | 90,74 |