Türk Demokrasisine İnen Balyoz 12 Mart Muhtırası

Stok Kodu:
9786054731381
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
210
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%38 indirimli
200,00TL
124,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 124,00TL
Tedarikçi Stoğu 3 Adet
9786054731381
766074
Türk Demokrasisine İnen Balyoz
Türk Demokrasisine İnen Balyoz 12 Mart Muhtırası
124.00

1960'lı yılları 27 Mayıs'ın artçı sarsıntıları ile geçiren Türk Siyaseti ve AP, 1968'den itibaren sağ ve sol sokak çatışmaları sonucu silahların konuşulduğu, içinden çıkılmaz bir girdaba düşürülmüştü. Ülkede halkın yüzde ellisinin oyunu almış AP iktidarına rağmen sosyalist gruplar, bir taraftan Cunta oluşturarak, diğer taraftan da üniversite öğrencilerini sokağa dökerek Demirel Hükümeti'ni yıpratacaklardı. Özellikle Türkeş'in otokontrolündeki Ülkücü gençlik, Komanda Kamplarında yetiştirilerek ülkede devlete rağmen kendi nizamını, kurallarını hayata geçirmeye çalışacaktı.

1968'den itibaren Sosyalistler ve Ülkücü gençlik, TBMM'nin pasifize edildiği bir ortamda sokak siyasetinin içerisinde kendilerini bulacaktır. 12 Mart öncesi parlamentodaki Türkiye İşçi Partisi'nin içinde ve dışındaki uç kanatlar ile Ülkücü gençlerin Özel Harp Dairesi ve CIA tarafından bu konjonktürde kullanılması beraberinde sağ-sol gruplarının çatışmalarını doğuracaktır. Nitekim bunu fırsat bilen Cuntacılar ve onların destekçisi basın organları, askerin siyasete müdahalesi için kışkırtma faaliyetlerine girişeceklerdi.

12 Mart muhtırası sonrası ülkekedeki eylemlerin durdurulamamasını Anayasaya bağlayan Başbakan Nihat Erim "Bu Anayasa Türkiye İçin Lükstür" ünlü çıkışını yapacaktır. Ardından Deniz Gezmiş ve solcu anarşistlere karşı "Türkiye parçalansın diye gayret edenlere karşı almayacağımız tedbir yoktur. Tedbirler balyoz gibi kafalarına inecektir" sözü ile sadece sokaktaki gençlere balyoz inmeyecek asıl balyoz, ağır aksak ilerleyen Türk Demokrasisine indirilecekti.

1960'lı yılları 27 Mayıs'ın artçı sarsıntıları ile geçiren Türk Siyaseti ve AP, 1968'den itibaren sağ ve sol sokak çatışmaları sonucu silahların konuşulduğu, içinden çıkılmaz bir girdaba düşürülmüştü. Ülkede halkın yüzde ellisinin oyunu almış AP iktidarına rağmen sosyalist gruplar, bir taraftan Cunta oluşturarak, diğer taraftan da üniversite öğrencilerini sokağa dökerek Demirel Hükümeti'ni yıpratacaklardı. Özellikle Türkeş'in otokontrolündeki Ülkücü gençlik, Komanda Kamplarında yetiştirilerek ülkede devlete rağmen kendi nizamını, kurallarını hayata geçirmeye çalışacaktı.

1968'den itibaren Sosyalistler ve Ülkücü gençlik, TBMM'nin pasifize edildiği bir ortamda sokak siyasetinin içerisinde kendilerini bulacaktır. 12 Mart öncesi parlamentodaki Türkiye İşçi Partisi'nin içinde ve dışındaki uç kanatlar ile Ülkücü gençlerin Özel Harp Dairesi ve CIA tarafından bu konjonktürde kullanılması beraberinde sağ-sol gruplarının çatışmalarını doğuracaktır. Nitekim bunu fırsat bilen Cuntacılar ve onların destekçisi basın organları, askerin siyasete müdahalesi için kışkırtma faaliyetlerine girişeceklerdi.

12 Mart muhtırası sonrası ülkekedeki eylemlerin durdurulamamasını Anayasaya bağlayan Başbakan Nihat Erim "Bu Anayasa Türkiye İçin Lükstür" ünlü çıkışını yapacaktır. Ardından Deniz Gezmiş ve solcu anarşistlere karşı "Türkiye parçalansın diye gayret edenlere karşı almayacağımız tedbir yoktur. Tedbirler balyoz gibi kafalarına inecektir" sözü ile sadece sokaktaki gençlere balyoz inmeyecek asıl balyoz, ağır aksak ilerleyen Türk Demokrasisine indirilecekti.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 124,00    124,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat