Türk-İslam Düşünce Tarihinde Sosyali Düşünme Geleneği: Milli-İnşacı Türk Sosyologları

Stok Kodu:
9786057374806
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
324
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%15 indirimli
220,00TL
187,00TL
9786057374806
773353
Türk-İslam Düşünce Tarihinde Sosyali Düşünme Geleneği: Milli-İnşacı Türk Sosyologları
Türk-İslam Düşünce Tarihinde Sosyali Düşünme Geleneği: Milli-İnşacı Türk Sosyologları
187.00

XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti için dönüm noktasıdır. Artık hal eskiden farklıdır. Herkes bir şeylerin değiştiğinin, ancak bu değişmenin iyiye alamet olmadığının farkındadır. Ne değişti? Niçin değişti? Nasıl değişti? soruları sorulmaya başlanır. Soruların cevapları aynıdır. ‘’Kanun-i Kadim’’ değişmiştir. Öyle ise, ‘’Kanun-i Kadim’’e dönülmelidir. Ama nasıl?
 
Geçmiş şu andan geriye doğru insanın ilk yaratılışına kadar geçen zaman değildir. Her insanın hasret duyduğu geçmiş bu büyük zamanın şu veya bu parçasıdır. Bugün değindiğimiz şey ise, genellikle insanın hayatında geçmişle karşılaştırılan kısmıdır; gelecek de içinde bunduğumuz andan itibaren sonsuza –veya bilinmeyen sona- uzanan zaman... Geçmişe hasretle bakmanın asıl sebebi insanların daha iyi bir dünya istemeleridir… Hiç kimse geçmişin sefalet ve adaletsizlikle dolu bir devrini özlememiştir. Özlenen şeyler, bugünkü hayatın bizi mahrum bıraktığı kıymetlerdir; mazinin hangi devrinde o kıymet en yüksek mevkide ise o devre hasret çekiyoruz. (Erol Güngör)
 
Halbuki değişen iç sistem (kanun-i kadim) değildi. Sistem dışı (Batıdaki) değişmelerin ya gözlenememesi, ya da büyüklük kompleksinin gözlerini kapatması, değişmenin bir bütün olarak algılanmasını engeller. İleride fark edildiğinde iş işten geçmiş olur.
 
Doğu ile Batının gelişme ve ilerleme anlayışları farklı olmuştur. Batı değişme ve ilerlemeyi, mihaniki bir tarzda; her kademede biri ötekinden farklı; biribirini aşan yeni olgular meydana getirmek suretiyle bir senteze ulaşmak şeklinde anlar. İlerleme, bir durumdan ötekine geçme; bir sıçramadır. Halbuki Doğu bu olguyu, bir buğday tanesinin bir başağı oluşturması gibi kendi iç dünyasından filizlenen bir oluşum (tekevvün) olarak açıklar. Biri bir varlıktan bir başka varlığa geçiş; bir yan yana ilerleme, diğeri aynı varlığın kendi içinde meydana gelen bir iç içe değişme ve olgunlaşmadır. (Orhan Türkdoğan)
 
Deyim yerinde ise, Milli-İnşacılar maziden devir alınan varlık ve malzeme üzerinde yeni bir yapı (inşa) projesi üzerinde çalışırlar. Proje üç sütun üzerine oturur: Türk Milleti, İslam Dini, Çağdaş (Muasır) Medeniyet. Gökalpin ifadesi ile, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak.
 
Elde mevcut bu araştırma,
Türk-İslam Düşünce Tarhi‘nde ve Türk Sosyolojisi‘nde
Milli-inşacı Projeler’’i
tanımak/tanıtmak amacındadır.

XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti için dönüm noktasıdır. Artık hal eskiden farklıdır. Herkes bir şeylerin değiştiğinin, ancak bu değişmenin iyiye alamet olmadığının farkındadır. Ne değişti? Niçin değişti? Nasıl değişti? soruları sorulmaya başlanır. Soruların cevapları aynıdır. ‘’Kanun-i Kadim’’ değişmiştir. Öyle ise, ‘’Kanun-i Kadim’’e dönülmelidir. Ama nasıl?
 
Geçmiş şu andan geriye doğru insanın ilk yaratılışına kadar geçen zaman değildir. Her insanın hasret duyduğu geçmiş bu büyük zamanın şu veya bu parçasıdır. Bugün değindiğimiz şey ise, genellikle insanın hayatında geçmişle karşılaştırılan kısmıdır; gelecek de içinde bunduğumuz andan itibaren sonsuza –veya bilinmeyen sona- uzanan zaman... Geçmişe hasretle bakmanın asıl sebebi insanların daha iyi bir dünya istemeleridir… Hiç kimse geçmişin sefalet ve adaletsizlikle dolu bir devrini özlememiştir. Özlenen şeyler, bugünkü hayatın bizi mahrum bıraktığı kıymetlerdir; mazinin hangi devrinde o kıymet en yüksek mevkide ise o devre hasret çekiyoruz. (Erol Güngör)
 
Halbuki değişen iç sistem (kanun-i kadim) değildi. Sistem dışı (Batıdaki) değişmelerin ya gözlenememesi, ya da büyüklük kompleksinin gözlerini kapatması, değişmenin bir bütün olarak algılanmasını engeller. İleride fark edildiğinde iş işten geçmiş olur.
 
Doğu ile Batının gelişme ve ilerleme anlayışları farklı olmuştur. Batı değişme ve ilerlemeyi, mihaniki bir tarzda; her kademede biri ötekinden farklı; biribirini aşan yeni olgular meydana getirmek suretiyle bir senteze ulaşmak şeklinde anlar. İlerleme, bir durumdan ötekine geçme; bir sıçramadır. Halbuki Doğu bu olguyu, bir buğday tanesinin bir başağı oluşturması gibi kendi iç dünyasından filizlenen bir oluşum (tekevvün) olarak açıklar. Biri bir varlıktan bir başka varlığa geçiş; bir yan yana ilerleme, diğeri aynı varlığın kendi içinde meydana gelen bir iç içe değişme ve olgunlaşmadır. (Orhan Türkdoğan)
 
Deyim yerinde ise, Milli-İnşacılar maziden devir alınan varlık ve malzeme üzerinde yeni bir yapı (inşa) projesi üzerinde çalışırlar. Proje üç sütun üzerine oturur: Türk Milleti, İslam Dini, Çağdaş (Muasır) Medeniyet. Gökalpin ifadesi ile, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak.
 
Elde mevcut bu araştırma,
Türk-İslam Düşünce Tarhi‘nde ve Türk Sosyolojisi‘nde
Milli-inşacı Projeler’’i
tanımak/tanıtmak amacındadır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 187,00    187,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat