Vahiy - Akıl Işığında Rasyonel Düşünce

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786256160040
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
İnce Kapak
Dili:
Türkçe
%34 indirimli
190,00TL
125,40TL
Taksitli fiyat: 1 x 125,40TL
Tedarikçi Stoğu 2 Adet
9786256160040
851695
Vahiy - Akıl Işığında Rasyonel Düşünce
Vahiy - Akıl Işığında Rasyonel Düşünce
125.40

Tarih boyunca Müslümanlar arasında Kur'an'ın ve dolayısıyla hakikatin anlaşılmasına yönelik iki temel yöntem (düşünce), iki ana damar var olagelmiştir: Biri, hakikatin ancak rivayetler yoluyla anlaşılabileceğini savunurken, diğeri de hakikatin ancak aklın faal hale gelmesiyle anlaşılabileceğini savunmaktadır. Eski tabirle, birinin adı ehl-i rey (özgür düşünen), diğerinin adı da ehl-i rivayettir. (rivayete bağlı kalan)

Müslümanlar arasında aklı ve felsefeyi merkeze alanlar ile rivayeti merkeze alan akıl karşıtı gelenekselciler arasında ilk tartışma "kader" konusunda başladı. Başını Mutezilenin çektiği akılcılara göre, Allah'ın, kulları hakkında önceden tayin ettiği değişmez bir kader mevcut değildir. İnsanlar, fiillerinde özgürdür ve bu özgürlük çerçevesinde ancak sorumlu olacaklardır. Akıl karşıtı rivayetçiler de insanın kader/cebir altında bulunduğunu, fiillerinde hür görünse de aslında mecbur bırakıldığını ve fiillerinin meydana gelişinde, gücünün hiçbir etkisi olmadığını savunmaktadırlar.

Fazlurrahman'ın dediği gibi, 10. Halife Mütevekkilden itibaren doğal nesnellik, akıl, hikmet ve felsefe inkar edilerek yerine kalp ilmi, keşif, ilham, rüya ve keramet gibi bir takım metafizik terimler icat edildi. Ayetler bu terimler aracılığı ile eğilip büküldü. Eğer Müslüman dünyasında Hanbeli, Eşari ve Selefi paradigmanın yerine, Ebu Hanife ve Maturidi paradigması; Gazali'nin paradigması yerine İbni Rüşdün paradigması (fikirleri ve metodu) kabul görseydi, Müslüman aklı mühürlenmeyecekti ve bugün Müslüman dünya bambaşka bir yerde olacaktı.


(Tanıtım Bülteninden)

Tarih boyunca Müslümanlar arasında Kur'an'ın ve dolayısıyla hakikatin anlaşılmasına yönelik iki temel yöntem (düşünce), iki ana damar var olagelmiştir: Biri, hakikatin ancak rivayetler yoluyla anlaşılabileceğini savunurken, diğeri de hakikatin ancak aklın faal hale gelmesiyle anlaşılabileceğini savunmaktadır. Eski tabirle, birinin adı ehl-i rey (özgür düşünen), diğerinin adı da ehl-i rivayettir. (rivayete bağlı kalan)

Müslümanlar arasında aklı ve felsefeyi merkeze alanlar ile rivayeti merkeze alan akıl karşıtı gelenekselciler arasında ilk tartışma "kader" konusunda başladı. Başını Mutezilenin çektiği akılcılara göre, Allah'ın, kulları hakkında önceden tayin ettiği değişmez bir kader mevcut değildir. İnsanlar, fiillerinde özgürdür ve bu özgürlük çerçevesinde ancak sorumlu olacaklardır. Akıl karşıtı rivayetçiler de insanın kader/cebir altında bulunduğunu, fiillerinde hür görünse de aslında mecbur bırakıldığını ve fiillerinin meydana gelişinde, gücünün hiçbir etkisi olmadığını savunmaktadırlar.

Fazlurrahman'ın dediği gibi, 10. Halife Mütevekkilden itibaren doğal nesnellik, akıl, hikmet ve felsefe inkar edilerek yerine kalp ilmi, keşif, ilham, rüya ve keramet gibi bir takım metafizik terimler icat edildi. Ayetler bu terimler aracılığı ile eğilip büküldü. Eğer Müslüman dünyasında Hanbeli, Eşari ve Selefi paradigmanın yerine, Ebu Hanife ve Maturidi paradigması; Gazali'nin paradigması yerine İbni Rüşdün paradigması (fikirleri ve metodu) kabul görseydi, Müslüman aklı mühürlenmeyecekti ve bugün Müslüman dünya bambaşka bir yerde olacaktı.


(Tanıtım Bülteninden)

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 125,40    125,40   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat