Yazarak Yaşamak Çalışan Saat - Toprağı İşleyen Kalem

Hamur Tipi:
2. Hamur
Stok Kodu:
9786052071342
Boyut:
13,5 x 21
Sayfa Sayısı:
82
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Kapak Türü:
İnce Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
%35 indirimli
300,00TL
195,00TL
9786052071342
555430
Yazarak Yaşamak
Yazarak Yaşamak Çalışan Saat - Toprağı İşleyen Kalem
195.00

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Âlim Kahraman insan yüzlerini, mekânı, zamanı, yaşamayı ve ölümü bir medeniyet dikkatinin ardından yansıttı:

“Bu tanışıklığımız döneminden, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış birçok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara'da, o yıllarda Mavera'nın Selanik Caddesi'deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul'dayız şimdi de.. Üsküdar'ı çok seviyorum, diyor: Bazen çocukları da alıp Kuşkonmaz'daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen'deyiz, yıllar önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları neredeyse tamamen örtmüş.”

“İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi'nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı'dır diyerek, İstanbul'dan Üsküdar'a geçtiğini belirten bir cümle var yazarın hatıraları içinde. Ancak dikkat edildiğinde fark edilen bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar değerli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe'ye sığınma duygusu seziliyor.”

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Âlim Kahraman insan yüzlerini, mekânı, zamanı, yaşamayı ve ölümü bir medeniyet dikkatinin ardından yansıttı:

“Bu tanışıklığımız döneminden, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış birçok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara'da, o yıllarda Mavera'nın Selanik Caddesi'deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul'dayız şimdi de.. Üsküdar'ı çok seviyorum, diyor: Bazen çocukları da alıp Kuşkonmaz'daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen'deyiz, yıllar önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları neredeyse tamamen örtmüş.”

“İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi'nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı'dır diyerek, İstanbul'dan Üsküdar'a geçtiğini belirten bir cümle var yazarın hatıraları içinde. Ancak dikkat edildiğinde fark edilen bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar değerli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe'ye sığınma duygusu seziliyor.”

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 195,00    195,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat