Milli Hakimiyet ve Hilafet

Stok Kodu:
9786051556086
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
262
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
120,00TL
84,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 84,00TL
Tedarikçi Stoğu 21 Adet
9786051556086
553495
Milli Hakimiyet ve Hilafet
Milli Hakimiyet ve Hilafet
84.00

Bu kitap, bir milletin tarihten silinmeye çalışılırken, nasıl küllerinden yeniden doğduğunu anlatmak gayesiyle hazırlanmıştır. Birer birer istiklâllerini kaybeden Doğu Türklüğü devletlerinin ayakta kalan son kalesi Osmanlı İmparatorluğu idi. 1920 Sevr Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun son bulduğu ve Türklüğün müstakil vatanının kalmadığı tescillenmek istenmişti. Birçoğunun bildiğinin aksine, Osmanlı Meclis-i Mebusanı bu antlaşmayı tasdik etmemişti. Ama İmparatorluğun başkenti olan İstanbul işgal edilmiş ve âdeta devletin beyni esir alınmıştı. Ama kimse Türklerin tutundukları bu son vatan parçasını kolay kolay teslim etmeyeceğini aklına getirmemişti. Sakarya’da Mustafa Kemal ve silâh arkadaşlarının yeni bir ruhla Anadolu’dan başlattıkları hareket 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılması, Mudanya Ateşkesi ve Nihayet Lozan Antlaşması ile taçlanmıştır. Ama çözülmesi gereken mühim bir problem vardı. Diplomasi masasında devleti kim temsil edecekti? İstanbul halen işgal altındaydı. Dolayısıyla padişahın iradesi serbest değildi. Anadolu hareketinin liderlerini diplomasi masasında tek temsilci olarak bırakmak için 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırıldı. Hilâfet’e hemen dokunulmadı. Hilâfetin daha sonra kaldırılması, aydınlar arasında farklı yorumlandı. Hilâfet’in devlet idaresinde iki başlılığa sebep olacağını düşünenler olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ne İslâm devletleri arasında önderlik mevkii sağlayacağını iddia edenler de oldu. İşte bu kitap, Hilâfet hakkındaki müspet ve menfî görüşlerin yorumsuz bir şekilde okuyucuya sunulmasını sağlamak gayesiyle hazırlanmıştır.

Bu kitap, bir milletin tarihten silinmeye çalışılırken, nasıl küllerinden yeniden doğduğunu anlatmak gayesiyle hazırlanmıştır. Birer birer istiklâllerini kaybeden Doğu Türklüğü devletlerinin ayakta kalan son kalesi Osmanlı İmparatorluğu idi. 1920 Sevr Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun son bulduğu ve Türklüğün müstakil vatanının kalmadığı tescillenmek istenmişti. Birçoğunun bildiğinin aksine, Osmanlı Meclis-i Mebusanı bu antlaşmayı tasdik etmemişti. Ama İmparatorluğun başkenti olan İstanbul işgal edilmiş ve âdeta devletin beyni esir alınmıştı. Ama kimse Türklerin tutundukları bu son vatan parçasını kolay kolay teslim etmeyeceğini aklına getirmemişti. Sakarya’da Mustafa Kemal ve silâh arkadaşlarının yeni bir ruhla Anadolu’dan başlattıkları hareket 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılması, Mudanya Ateşkesi ve Nihayet Lozan Antlaşması ile taçlanmıştır. Ama çözülmesi gereken mühim bir problem vardı. Diplomasi masasında devleti kim temsil edecekti? İstanbul halen işgal altındaydı. Dolayısıyla padişahın iradesi serbest değildi. Anadolu hareketinin liderlerini diplomasi masasında tek temsilci olarak bırakmak için 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırıldı. Hilâfet’e hemen dokunulmadı. Hilâfetin daha sonra kaldırılması, aydınlar arasında farklı yorumlandı. Hilâfet’in devlet idaresinde iki başlılığa sebep olacağını düşünenler olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ne İslâm devletleri arasında önderlik mevkii sağlayacağını iddia edenler de oldu. İşte bu kitap, Hilâfet hakkındaki müspet ve menfî görüşlerin yorumsuz bir şekilde okuyucuya sunulmasını sağlamak gayesiyle hazırlanmıştır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 84,00    84,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat