Netâ'icü'l-Efkâr; Osmanlı âlimlerinden Adalı diye bilinen Kuşadalı Mustafa b. Hamza'nın İmâm Birgivî'nin geleneksel nahiv edebiyatıyla alakalı en önemli eserlerinden sayılan İzhârul-Esrâr isimli kitabı üzerine 1674 senesinde kaleme aldığı şerhtir. İlim ehli tarafından pek ilgi gören uzun yıllar Osmanlı medreselerinde İzhârul-Esrâr ile birlikte ders kitabı olarak okutulan Netâ'icü'l-Efkâr; Birgivî'nin eseri üzerine yazılan şerhlerin en meşhurudur.
ÖZETLE NETÂ'İCÜ'L-EFKÂR (ADALI) ŞERHU İZHÂRİ'L-ESRÂR
Osmanlı dönemi Arap dil bilgisi âlimi Kuşadalı Mustafa b. Hamza'nın nahivle alakalı kaleme aldığı bir şerhtir. İmâm Birgivî'ye ait meşhur İzhârul-Esrâr'ın şerhidir. Osmanlı dönemi Arap dili öğretiminde önemli bir rol oynayan bu şerh İstanbul ve Kahire'de birçok defa basılmış ve pek çok müellif tarafından da üzerine hâşiyeler yazılmıştır.
Müellif eserinin mukaddimesinde ismini; eş-Şeyh Mustafa b. Hamza olarak belirtikten sonra yazdığı şerhi Netâ'icü'l-Efkâr şeklinde isimlendirdiğini de açık bir şekilde bayan etmiştir. Ayrıca ferağ kaydında 28 Ramazan 1085 (25 Aralık 1674) tarihinde kitabının tamamlandığını ve eş-Şeyh Mustafa tarafından yazıldığını da kaydetmiştir.
Müellif Mustafa b. Hamza kendisine nispetle Adalı diye meşhur olan Netâ'icü'l-Efkâr eserinin telif sebebi hakkında şöyle buyurmuştur: "Bazı arkadaşlarım ve yakın dostlarım benden İzhâr'ın muğlak lafızlarını anlaşılması güç olan yerlerini açıklayan İzhâr'ın lehine ve aleyhine olabilecek sorulara cevaplar veren ve onun latif nüktelerini ortaya koyan İzhâr'ın öğrenilmesini bıkmadan temin ve ezberlenmesini kolaylaştıran kısa ama anlaşılmaz olmayan bir şerh yazmamı istedirler.
Onlara cevap olarak artık yaşlandığımı gücümün kalmadığını sıhhatimin yerinde olmadığını ölümümün yaklaştığını söyledim. Ancak Alla Teâlâ bana bir erkek çocuk bahşederse bu şerhi yazacağıma dair söz verdim.
Bir müddet sonra bir erkek çocuğum olunca ona Hazreti Peygamber'in (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Muhammed ismini verdim. Yine aynı teklifle bana geldiler. Onlara yardımcı olmaktan başka bir çıkış yolu olmadığını görünce sahip olduğum bilgilere baktım ve onun gayet az olduğunu fark ettim.
Zaruret mahzurları mubah kılar düsturunca şerhi yazmaya başladım. Daha sonra Abdullah adını verdiğim ikinci bir erkek çocuğum doğunca yazacağım bu şerhle çocuklarım ve diğer talebelerin istifade etmeleri ve kıyamet gününde de bizim için bir azık olması temennisiyle onu tamamladım ve adına "Netâ'icü'l-Efkâr" dedim.
Daha sonra iki oğlum hikmet-i ilâhî dâr-ı bekâya irtihal ettiler. İhlaslı din kardeşlerimden umudum odur ki çocuklarımı dualarından esirgemesinler. Zira o ikisi bu kitabın yazılmasına vesile oldular. Umulur ki dua edene icabet edeceğini vaat eden Allah duaları kabul eder."
ÖZETLE MÜELLİFİN NETÂİCÜ'L-EFKÂR'DA İZLEDİĞİ METOD
Müellif Adalı mukaddime kısmında ismini ve nesebini zikretmiş İmam Birgivî'yi överek duada bulunmuş ve kitabın yazılma sebebini ve ismini açıklamıştır.
Konu tertibinde Birgivî'ye uyarak metne bağlı kalmış metin çerçevesinde açıklamalar tarifler ta'lîller ve i'raba yer vermiştir.
İzhâr metnini şerh ederken şerhin bir parçası gibi kullanmıştır.
Şerhte mantıkî ve felsefî yorumlara yer vermiştir.
Birgivî'nin eserinde yer vermediği "lafız vaz'-ı mutlak vaz'-ı şahsî vaz'-ı nev'î tekid gibi bazı terimleri tarif etmiştir.
Birgivî'nin metninde geçen kaydı ihtirâzîlere işaret etmiş ve nelerden ihtiraz için olduklarını örneklendirerek açıklamıştır.
Müellif bazı cümleleri ve kelimeleri "kavlühû" ibaresiyle tekrar etmiştir.
Şerhte metnin i'rab yönüne dikkat çekmiş; kelimelerin cümlelerin i'rabını yapmıştır.
Şerhte çokça ta'liller ve açıklamalar yer aldığından "ey ya'nî e'nî bi-mana lizâ li-kevnihî li-hâzâ li-ellâ li-enne" ifadelerini sıklıkla kullanmıştır.
Metinde geçen kelimelerin lugavî anlamlarını önemle vermiş kaynağını belirtmiştir.
Şerh esnasında fiillerin sarf ilmindeki bablarına çok fazla işaret etmemiş ancak karışıklık olmaması için gerektiği yerde fiillerin asıllarının ne olduğunu açıklamıştır.
Müellif genellikle Birgivî'nin İmtihânü'l-Ezkiyâ'sından İsâmüddîn'nin Kâfiye şerhinden Radî'nin Kâfiye şerhinden İbn-i Mâlik'in Teshîl'inden Demâminî'nin Teshîl şerhinden İbn-i Hişâm'ın Muğni'l-Lebîb'inden nakiller yapmıştır.
Şâhid olarak âyetlere ve kıraatlere çok yer vermiştir. Ayrıca bazı hadis darbımesel ve Arap sözlerini de kullanmıştır.
Şerhte kullanılan nahvî ıstılahlarda Basra ekolüne tabi olmuştur.
Belâgat ilmine dair; hakîkat mecâz kinâye isti'âre hasr isti'nâf müsned müsnedün ileyh îcâz mecâz-ı mürsel alakalarından kevn dâlliyet mudlûliyet k
Netâ'icü'l-Efkâr; Osmanlı âlimlerinden Adalı diye bilinen Kuşadalı Mustafa b. Hamza'nın İmâm Birgivî'nin geleneksel nahiv edebiyatıyla alakalı en önemli eserlerinden sayılan İzhârul-Esrâr isimli kitabı üzerine 1674 senesinde kaleme aldığı şerhtir. İlim ehli tarafından pek ilgi gören uzun yıllar Osmanlı medreselerinde İzhârul-Esrâr ile birlikte ders kitabı olarak okutulan Netâ'icü'l-Efkâr; Birgivî'nin eseri üzerine yazılan şerhlerin en meşhurudur.
ÖZETLE NETÂ'İCÜ'L-EFKÂR (ADALI) ŞERHU İZHÂRİ'L-ESRÂR
Osmanlı dönemi Arap dil bilgisi âlimi Kuşadalı Mustafa b. Hamza'nın nahivle alakalı kaleme aldığı bir şerhtir. İmâm Birgivî'ye ait meşhur İzhârul-Esrâr'ın şerhidir. Osmanlı dönemi Arap dili öğretiminde önemli bir rol oynayan bu şerh İstanbul ve Kahire'de birçok defa basılmış ve pek çok müellif tarafından da üzerine hâşiyeler yazılmıştır.
Müellif eserinin mukaddimesinde ismini; eş-Şeyh Mustafa b. Hamza olarak belirtikten sonra yazdığı şerhi Netâ'icü'l-Efkâr şeklinde isimlendirdiğini de açık bir şekilde bayan etmiştir. Ayrıca ferağ kaydında 28 Ramazan 1085 (25 Aralık 1674) tarihinde kitabının tamamlandığını ve eş-Şeyh Mustafa tarafından yazıldığını da kaydetmiştir.
Müellif Mustafa b. Hamza kendisine nispetle Adalı diye meşhur olan Netâ'icü'l-Efkâr eserinin telif sebebi hakkında şöyle buyurmuştur: "Bazı arkadaşlarım ve yakın dostlarım benden İzhâr'ın muğlak lafızlarını anlaşılması güç olan yerlerini açıklayan İzhâr'ın lehine ve aleyhine olabilecek sorulara cevaplar veren ve onun latif nüktelerini ortaya koyan İzhâr'ın öğrenilmesini bıkmadan temin ve ezberlenmesini kolaylaştıran kısa ama anlaşılmaz olmayan bir şerh yazmamı istedirler.
Onlara cevap olarak artık yaşlandığımı gücümün kalmadığını sıhhatimin yerinde olmadığını ölümümün yaklaştığını söyledim. Ancak Alla Teâlâ bana bir erkek çocuk bahşederse bu şerhi yazacağıma dair söz verdim.
Bir müddet sonra bir erkek çocuğum olunca ona Hazreti Peygamber'in (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Muhammed ismini verdim. Yine aynı teklifle bana geldiler. Onlara yardımcı olmaktan başka bir çıkış yolu olmadığını görünce sahip olduğum bilgilere baktım ve onun gayet az olduğunu fark ettim.
Zaruret mahzurları mubah kılar düsturunca şerhi yazmaya başladım. Daha sonra Abdullah adını verdiğim ikinci bir erkek çocuğum doğunca yazacağım bu şerhle çocuklarım ve diğer talebelerin istifade etmeleri ve kıyamet gününde de bizim için bir azık olması temennisiyle onu tamamladım ve adına "Netâ'icü'l-Efkâr" dedim.
Daha sonra iki oğlum hikmet-i ilâhî dâr-ı bekâya irtihal ettiler. İhlaslı din kardeşlerimden umudum odur ki çocuklarımı dualarından esirgemesinler. Zira o ikisi bu kitabın yazılmasına vesile oldular. Umulur ki dua edene icabet edeceğini vaat eden Allah duaları kabul eder."
ÖZETLE MÜELLİFİN NETÂİCÜ'L-EFKÂR'DA İZLEDİĞİ METOD
Müellif Adalı mukaddime kısmında ismini ve nesebini zikretmiş İmam Birgivî'yi överek duada bulunmuş ve kitabın yazılma sebebini ve ismini açıklamıştır.
Konu tertibinde Birgivî'ye uyarak metne bağlı kalmış metin çerçevesinde açıklamalar tarifler ta'lîller ve i'raba yer vermiştir.
İzhâr metnini şerh ederken şerhin bir parçası gibi kullanmıştır.
Şerhte mantıkî ve felsefî yorumlara yer vermiştir.
Birgivî'nin eserinde yer vermediği "lafız vaz'-ı mutlak vaz'-ı şahsî vaz'-ı nev'î tekid gibi bazı terimleri tarif etmiştir.
Birgivî'nin metninde geçen kaydı ihtirâzîlere işaret etmiş ve nelerden ihtiraz için olduklarını örneklendirerek açıklamıştır.
Müellif bazı cümleleri ve kelimeleri "kavlühû" ibaresiyle tekrar etmiştir.
Şerhte metnin i'rab yönüne dikkat çekmiş; kelimelerin cümlelerin i'rabını yapmıştır.
Şerhte çokça ta'liller ve açıklamalar yer aldığından "ey ya'nî e'nî bi-mana lizâ li-kevnihî li-hâzâ li-ellâ li-enne" ifadelerini sıklıkla kullanmıştır.
Metinde geçen kelimelerin lugavî anlamlarını önemle vermiş kaynağını belirtmiştir.
Şerh esnasında fiillerin sarf ilmindeki bablarına çok fazla işaret etmemiş ancak karışıklık olmaması için gerektiği yerde fiillerin asıllarının ne olduğunu açıklamıştır.
Müellif genellikle Birgivî'nin İmtihânü'l-Ezkiyâ'sından İsâmüddîn'nin Kâfiye şerhinden Radî'nin Kâfiye şerhinden İbn-i Mâlik'in Teshîl'inden Demâminî'nin Teshîl şerhinden İbn-i Hişâm'ın Muğni'l-Lebîb'inden nakiller yapmıştır.
Şâhid olarak âyetlere ve kıraatlere çok yer vermiştir. Ayrıca bazı hadis darbımesel ve Arap sözlerini de kullanmıştır.
Şerhte kullanılan nahvî ıstılahlarda Basra ekolüne tabi olmuştur.
Belâgat ilmine dair; hakîkat mecâz kinâye isti'âre hasr isti'nâf müsned müsnedün ileyh îcâz mecâz-ı mürsel alakalarından kevn dâlliyet mudlûliyet k
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 399,75 | 399,75 |