Tuhfetü'l-İhvân, Mustafa b. İbrahim el-Gelibolî tarafından; İmam Birgivî'nin “Avâmil” isimli ibtidâî nahiv kitabı üzerine kaleme alınan şerhtir. Bu güzide şerhle beraber Zeynîzâde Hüseyin Efendi'nin de “Avâmil” üzerine kaleme aldığı “Ta‘lîku'l-Fevâdıl ‘alâ İ‘râbi'l-‘Avâmil” ismindeki mu‘rib çalışması da ilave edilerek hazırlanmıştır.
AVÂMİL
İmm Birgivî'nin nahiv ile alakalı kaleme aldığı en veciz eseridir. Eserinde nahiv konularını (âmil, mâmül, i‘rab) güzel ve tertipli bir şekilde işlemiştir. Bu güzide eser, Birgivî'nin diğer nahiv ile alakalı olan İzhâr adlı eserinin bir özeti mahiyetinde olup konular aynı ana başlıklar altında ve aynı metotla ele alınmıştır. Şüphesiz Avâmil denilince ilk olarak akla Abdülkâhir Cürcânî ve İmam Birgivî'nin eserleri gelir. Zira Osmanlı medreselerinde asırlarca Birgivî'nin el-‘Avâmil'i ile Cürcânî'nin aynı adlı eseri okutulmuş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu iki büyük âlimin eserleri bu türün en yaygın iki kitabı olduğundan, Cürcânî'nin eserine el-‘Avâmilü'l-‘Atîk, Birgivî'nin eserine de el-‘Avâmilü'l-Cedîd denilmiştir. Abdülkâhir Cürcânî el-‘Avâmilü'l-Mi'e (Mi'etü ‘Âmil) eserinde âmilleri lafzî ve mânevî olmak üzere iki ana gruba böldükten sonra lafzî âmilleri kıyasî ve semâî diye ikiye ayırmış; -semâîler (13 nevi halinde) 91, -kıyasîler 7, -mânevîler 2 olmak üzere toplam 100 âmil olarak saymıştır. İmam Birgivî ise el-‘Avâmil eserinde üste yapılan taksimi 60 âmil, 30 mâmül, 10 amel (i‘rab, alâmet) şeklinde yaparak sayıyı 100'e tamamlamıştır. Eserin adı her ne kadar el-‘Avâmil ise de ihtiva ettiği konular sadece âmillerden ibaret olmayıp mâmüller ve i‘rab alâmetleri de ayrı ayrı başlıklar halinde incelenmiştir.
Birgivî ve Cürcânî'nin Eserlerinin Belirgin Bazı Özellikleri
• Cürcânî'nin el-‘Avâmil eseri son derece veciz ve ihatalıdır.
• Birgivî'nin el-‘Avâmil eseri ise daha pratik, tasnifi daha mantıklı ve sadedir.
• Cürcânî'nin el-‘Avâmil'i Anadolu'nun doğu ve güneydoğusunda, Arap âleminde, İran'da, Hindistan ve Pakistan'da okutulmuştur.
• Birgivî'nin el-‘Avâmil'i ise Anadolu'nun diğer yörelerinde ve Balkanlar'da asırlarca medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
• Ayrıca Birgivî'nin el-‘Avâmil'i yine kendisinin İzhâru'l-Esrâr'ı ve İbnü'l-Hâcib'in el-Kâfiye'si ile birlikte, “Nahiv Cümlesi” veya “Nahiv Mecmuası” adıyla bir arada basılarak yüzyıllarca medreselerde okutulmuştur.
• Bu iki eser üzerine Türk, İran ve Hintli birçok gramer âlimi tarafından şerh, hâşiye ve ta‘lik nevinden eserler kaleme alınmış, kolay ezberlenmeleri için manzum hale getirilmiş, i‘rabları incelenmiş, Türkçe'ye ve Farsça'ya tercüme edilerek yayımlanmıştır.
İMAM BİRGİVÎ (ö. 981/1573) RAHİMEHÜLLÂH
Osmanlı'nın güzide âlimlerinden Birgivî Rahimehüllâh, 10 Cemâziyelevvel 929 (27 Mart 1523) tarihinde Balıkesir'de doğmuştur. Asıl adı Takıyyüddin Mehmed olup Birgivî Mehmed Efendi diye şöhret bulmuştur. Ayrıca ilimdeki yüksekliğinden dolayı İmam Birgivî ismiyle meşhur olmuş, böyle anılmıştır. Babası Balıkesir'de hocalık-müderrislik yapan Pîr Ali adında âlim ve faziletli bir kişidir. Dedesi Balıkesir Kepsut'a bağlı Bektaşlar köyünden İskender Efendi'dir. Annesi ise Meryem Hanım'dır.
İlmî Hayatı
Birgili diye de bilinen ve çeşitli sahalarda eser veren büyük Türk âlimi Birgivî, ilk ilmi tahsiline babasının yanında başlamıştır. Kendisinden Arapça, mantık ve diğer bazı ilimleri okumuş ve bu arada Kur'ân hafızlığını da tamamlamıştır. Daha sonra İstanbul'a gitmiş Mahmutpaşa mahallesinde Küçük Şemseddin Efendi'den ders almıştır. Ardından Haseki Medresesi'ne girmiş; dönemin tanınmış âlimlerinden Ahîzâde Mehmed Efendi'nin ve Kızıl Molla lakabıyla tanınmış Abdurrahman Efendi'nin talebesi olmuştur. Buradan icâzet alarak müderrislik yapmaya hak kazanmıştır. İmam Birgivî icâzet aldıktan sonra Abdurrahman Efendi'nin yanına mülâzım olup ihtisasını tamamlamış ve bir müddet bazı medreselerde müderrislik yapmıştır. Hocası Abdurrahman Efendi'nin aracılığıyla (Kanûnî döneminde) Edirne kassâm-ı askerîsi olmuş ve bu görevi süresince ders okutmaya devam etmiştir. Ayrıca bu arada camilerde vaaz vermeye başlamış ve halkı Kur'ân ve Sünnet'e uymaya davet etmiştir. Zamanında kabirler üzerine türbe yapılması, bu yerlerde mum yakılması, ücret karşılığında Kur'ân okunması gibi bid‘atlere karşı çıkmıştır. Ayrıca bâtıl itikadlarla, kâdîlar arasında rüşvetin yaygınlaşması, zengin çocuklarına ücretle ilmî pâyeler verilmesi gibi meşrû olmayan uygulamalara karşı da son derece mücadele etmiştir. Ayrıca Birgivî Rahimehüllâh, İmam Züfer'in görüşüne ve örfe dayanarak para vakfetmenin cevazı hususunda fetva veren Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi ve Kadı Bilâlzâde'ye reddiye olarak -İnkâzü'l-Hâlikîn, -Îkâzü'n-Nâ'imîn ve İfhâmü'l-Kâsırîn ve es-Seyfü's-Sârim adlı risâleleri kaleme almıştır. Şüphesiz bu mesele Osmanlı ulemâsı arasında tartışılmış ve hatta İmâm-ı A‘zam'ın talebeleri tarafından da farklı görüşler belirtmiştir. Buna binaen Ebüssuûd Efendi, bu konuda halk arasında fitneye yol açı
Tuhfetü'l-İhvân, Mustafa b. İbrahim el-Gelibolî tarafından; İmam Birgivî'nin “Avâmil” isimli ibtidâî nahiv kitabı üzerine kaleme alınan şerhtir. Bu güzide şerhle beraber Zeynîzâde Hüseyin Efendi'nin de “Avâmil” üzerine kaleme aldığı “Ta‘lîku'l-Fevâdıl ‘alâ İ‘râbi'l-‘Avâmil” ismindeki mu‘rib çalışması da ilave edilerek hazırlanmıştır.
AVÂMİL
İmm Birgivî'nin nahiv ile alakalı kaleme aldığı en veciz eseridir. Eserinde nahiv konularını (âmil, mâmül, i‘rab) güzel ve tertipli bir şekilde işlemiştir. Bu güzide eser, Birgivî'nin diğer nahiv ile alakalı olan İzhâr adlı eserinin bir özeti mahiyetinde olup konular aynı ana başlıklar altında ve aynı metotla ele alınmıştır. Şüphesiz Avâmil denilince ilk olarak akla Abdülkâhir Cürcânî ve İmam Birgivî'nin eserleri gelir. Zira Osmanlı medreselerinde asırlarca Birgivî'nin el-‘Avâmil'i ile Cürcânî'nin aynı adlı eseri okutulmuş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu iki büyük âlimin eserleri bu türün en yaygın iki kitabı olduğundan, Cürcânî'nin eserine el-‘Avâmilü'l-‘Atîk, Birgivî'nin eserine de el-‘Avâmilü'l-Cedîd denilmiştir. Abdülkâhir Cürcânî el-‘Avâmilü'l-Mi'e (Mi'etü ‘Âmil) eserinde âmilleri lafzî ve mânevî olmak üzere iki ana gruba böldükten sonra lafzî âmilleri kıyasî ve semâî diye ikiye ayırmış; -semâîler (13 nevi halinde) 91, -kıyasîler 7, -mânevîler 2 olmak üzere toplam 100 âmil olarak saymıştır. İmam Birgivî ise el-‘Avâmil eserinde üste yapılan taksimi 60 âmil, 30 mâmül, 10 amel (i‘rab, alâmet) şeklinde yaparak sayıyı 100'e tamamlamıştır. Eserin adı her ne kadar el-‘Avâmil ise de ihtiva ettiği konular sadece âmillerden ibaret olmayıp mâmüller ve i‘rab alâmetleri de ayrı ayrı başlıklar halinde incelenmiştir.
Birgivî ve Cürcânî'nin Eserlerinin Belirgin Bazı Özellikleri
• Cürcânî'nin el-‘Avâmil eseri son derece veciz ve ihatalıdır.
• Birgivî'nin el-‘Avâmil eseri ise daha pratik, tasnifi daha mantıklı ve sadedir.
• Cürcânî'nin el-‘Avâmil'i Anadolu'nun doğu ve güneydoğusunda, Arap âleminde, İran'da, Hindistan ve Pakistan'da okutulmuştur.
• Birgivî'nin el-‘Avâmil'i ise Anadolu'nun diğer yörelerinde ve Balkanlar'da asırlarca medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
• Ayrıca Birgivî'nin el-‘Avâmil'i yine kendisinin İzhâru'l-Esrâr'ı ve İbnü'l-Hâcib'in el-Kâfiye'si ile birlikte, “Nahiv Cümlesi” veya “Nahiv Mecmuası” adıyla bir arada basılarak yüzyıllarca medreselerde okutulmuştur.
• Bu iki eser üzerine Türk, İran ve Hintli birçok gramer âlimi tarafından şerh, hâşiye ve ta‘lik nevinden eserler kaleme alınmış, kolay ezberlenmeleri için manzum hale getirilmiş, i‘rabları incelenmiş, Türkçe'ye ve Farsça'ya tercüme edilerek yayımlanmıştır.
İMAM BİRGİVÎ (ö. 981/1573) RAHİMEHÜLLÂH
Osmanlı'nın güzide âlimlerinden Birgivî Rahimehüllâh, 10 Cemâziyelevvel 929 (27 Mart 1523) tarihinde Balıkesir'de doğmuştur. Asıl adı Takıyyüddin Mehmed olup Birgivî Mehmed Efendi diye şöhret bulmuştur. Ayrıca ilimdeki yüksekliğinden dolayı İmam Birgivî ismiyle meşhur olmuş, böyle anılmıştır. Babası Balıkesir'de hocalık-müderrislik yapan Pîr Ali adında âlim ve faziletli bir kişidir. Dedesi Balıkesir Kepsut'a bağlı Bektaşlar köyünden İskender Efendi'dir. Annesi ise Meryem Hanım'dır.
İlmî Hayatı
Birgili diye de bilinen ve çeşitli sahalarda eser veren büyük Türk âlimi Birgivî, ilk ilmi tahsiline babasının yanında başlamıştır. Kendisinden Arapça, mantık ve diğer bazı ilimleri okumuş ve bu arada Kur'ân hafızlığını da tamamlamıştır. Daha sonra İstanbul'a gitmiş Mahmutpaşa mahallesinde Küçük Şemseddin Efendi'den ders almıştır. Ardından Haseki Medresesi'ne girmiş; dönemin tanınmış âlimlerinden Ahîzâde Mehmed Efendi'nin ve Kızıl Molla lakabıyla tanınmış Abdurrahman Efendi'nin talebesi olmuştur. Buradan icâzet alarak müderrislik yapmaya hak kazanmıştır. İmam Birgivî icâzet aldıktan sonra Abdurrahman Efendi'nin yanına mülâzım olup ihtisasını tamamlamış ve bir müddet bazı medreselerde müderrislik yapmıştır. Hocası Abdurrahman Efendi'nin aracılığıyla (Kanûnî döneminde) Edirne kassâm-ı askerîsi olmuş ve bu görevi süresince ders okutmaya devam etmiştir. Ayrıca bu arada camilerde vaaz vermeye başlamış ve halkı Kur'ân ve Sünnet'e uymaya davet etmiştir. Zamanında kabirler üzerine türbe yapılması, bu yerlerde mum yakılması, ücret karşılığında Kur'ân okunması gibi bid‘atlere karşı çıkmıştır. Ayrıca bâtıl itikadlarla, kâdîlar arasında rüşvetin yaygınlaşması, zengin çocuklarına ücretle ilmî pâyeler verilmesi gibi meşrû olmayan uygulamalara karşı da son derece mücadele etmiştir. Ayrıca Birgivî Rahimehüllâh, İmam Züfer'in görüşüne ve örfe dayanarak para vakfetmenin cevazı hususunda fetva veren Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi ve Kadı Bilâlzâde'ye reddiye olarak -İnkâzü'l-Hâlikîn, -Îkâzü'n-Nâ'imîn ve İfhâmü'l-Kâsırîn ve es-Seyfü's-Sârim adlı risâleleri kaleme almıştır. Şüphesiz bu mesele Osmanlı ulemâsı arasında tartışılmış ve hatta İmâm-ı A‘zam'ın talebeleri tarafından da farklı görüşler belirtmiştir. Buna binaen Ebüssuûd Efendi, bu konuda halk arasında fitneye yol açı
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 425,25 | 425,25 |